Türkiye’nin beden siyaseti ve başkanlık

İnsanların tarih boyunca nasıl olup da bir araya gelip cemaat, aşiret, toplum, millet veya devlet gibi birimler oluşturabilmiş oldukları, biraz garip gelebilir ama sosyologlar için hala çözülmemiş bir muammadır....

İnsanların tarih boyunca nasıl olup da bir araya gelip cemaat, aşiret, toplum, millet veya devlet gibi birimler oluşturabilmiş oldukları, biraz garip gelebilir ama sosyologlar için hala çözülmemiş bir muammadır. “İnsanların birbirinin kurdu” olduklarını tespit etmiş olan Thomas Hobbes, zaman zaman ortaya koyduğu şom ağızlılık dolayısıyla çok eleştiriye konu olmuşsa da daha gerçekçi yaklaşımlara meyledenlerin dönüp dönüp hak verdikleri, hakkını teslim etmek zorunda kaldıkları biridir.
Ortaya koyduğu kötümserlik gerçekten bir şom ağızlılık gibi gelir ve onun tespitlerinin önerdiği normatif siyasal ilke tartışmaları tepeden halleden, kaosu demir bir yumrukla sona erdiren Leviethan tarzı bir devlet otoriterliğidir. Demokrasinin büyük bir değer olduğu günümüz toplumlarında bu öneriye kapıları açacak bir sosyolojik tespit de doğal olarak sorgulanır, başa dönülerek bütün verilerinin geçerliliği iptal edilir. Ancak kaos ortamlarına açıldıkça Hobbes da, toplum öncesi kaotik durumun mahiyeti de tekrar hatırlanır ve insanların nasıl olup da bir toplum haline gelebildikleri yine hayretle karşılanacak şekilde yeniden düşünülür.
Toplumu kuracak, zoraki gücün dışında bütünleştirici bir ilke var mıdır? Max Weber'in bu kurucu ilke için cevabı biraz daha farklı ama kabul edelim ki, toplum sonrası duruma, hatta devlet ve otoriteye dairdir. Yoğunlaştığı alan liderlik ve meşruiyettir. Meşruiyet bir otoritenin, liderliğin veya devletin geçerliliğini ve işlerliğini mümkün kılan temel ilkedir ve üç yolla sağlanır: Rasyonel, geleneksel ve karizmatik yolla.
Weber, bu yolların geçerliliğinin biraz da tarihsel dönemlerle ilgili olduğunu söylemiş olsa da, günümüzde bu yolların hepsinin de farklı düzeylerde geçerliliğini sürdürdüğüne tanık olabiliyoruz. Yani ne karizmatik otoritenin veya meşruiyetin zamanı bitmiş durumda, ne de rasyonel otorite dünyanın herhangi bir yerinde tamamen duruma bir daha geri gitmemecesine hakim olmuş durumdadır. En rasyonel zannedilen, kurumların bütün işlevlerini yerine getirdiği ortamlarda bile son derece arkaik kararlar veya siyasetlere dönüş olabiliyor, karizmatik unsur siyasette çok belirleyici olabiliyor.
Toplum ise, tabiatı itibariyle hiç bir zaman homojen bir yapıdan oluşmuyor. Ekonomik farklılıklar, etnik ve dinsel çeşitlilikler toplum içinde her zaman çatışmaların, gerilimlerin kaynağı olabiliyor. Bu çeşitlilikten bir bütünlük oluşturabilme, toplumdan bir millet oluşturabilme isteği bütün devletlerin en temel arzusudur. Farklılıkları yönetip bu farklılığın üretebileceği gerilimleri gidermek, toplumsal farklılıkları bir organik işlevsel işbölümü ve bütünlüğüne ulaştırmak güçlü bir beden siyaseti gerektirir. Siyasal bedenin bütünlüğünü sağlama veya bir toplum bütünlüğü oluşturabilme hedefi bütün devlet yapılarının en temel beden siyasetidir.
Osmanlı millet sistemiyle koca bir imparatorluğu bir büyük siyasal beden olarak en sağlıklı bir biçimde asırlarca devam ettirebilmiştir. Sayısız farklılıkları bir arada tutarken, her bir farklılığın kendisini bir siyasal bedenin işlevsel bir organı sayabileceği anlamlı bir millet bütünlüğü tesis edebilmiştir. O beden güçlü bir “adalet ve farklılıklara saygı” temelinde tanımlanan ve sürdürülen bir millet tasavvuru ve sistemiyle mümkün olabilmişti. Babı Ali, Osmanlı, o organik çeşitliliğin ve işbölümünün başını oluşturuyordu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 391 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma Bayram, Gazze, Doğu Türkistan, Sudan ve Gannuşi 10 Nisan 2024 | 104 Okunma Gazze’ye yardıma layık olmak 08 Nisan 2024 | 75 Okunma İbretler seçimi 06 Nisan 2024 | 405 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar