Kalpsiz bir dünyanın kalp arayışı

Adalet mi merhamet mi ikileminde kalındığında modern dünyanın tavrını adaletten, hatta adaletin de nicel sınırları içinde, mesela eşitlik olarak ortaya konulmasından yana tavır koyduğunu biliyoruz. Adalet ve merhamet...

Adalet mi merhamet mi ikileminde kalındığında modern dünyanın tavrını adaletten, hatta adaletin de nicel sınırları içinde, mesela eşitlik olarak ortaya konulmasından yana tavır koyduğunu biliyoruz. Adalet ve merhamet ilişkisi üzerine arka arkaya yazmış olduğu 7 yazısında Erol Göka modernizmin bu çarpıcı tercihiyle ilgili komplikasyonları da ortaya koydu. Yaşadığımız dünyada rasyonalizmin demir kafesine dönüşen niceliğin bu egemenliğinin hepimizin hayatında hissedilen tezahürü merhamet yoksunluğundan başka bir şey değil aslında.

Modern dünyada toplumsal ilişkileri, hukuk, adalet ve sorumluluk ilişkilerini düzenleyen kurumsal tedbirler insanlarda hiçbir kişisel, duygusal özelliğe yer bırakmama iddiasını da taşıyor.Ancak hiçbir kurumsal tedbirin beşeri ilişkilerdeki bütün ihtimalleri kuşatma imkanı ve ihtimali olmadığı için, kendisine hiç güvenilmediği için başıboş bırakılmış kişisel özellikler bir kompleks olarak ilk fırsatta karşımıza çıkarlar.

Tabii ki işin psikiyatrik boyutunu Göka daha iyi açıklar. Ama bütün davranışları hukuka, yasaya, kurala, hatta adabı muaşeret kurallarına bağlamış bir toplumsal ilişkiler düzeninin ürettiği komplikasyonlar bütün insanlığa çok pahalıya mal oluyor. Moderniteye sadece bu açıdan baktığımızda göreceğimiz çok şey vardır.

Aydınlanma ile birlikte tasarlanmış bir proje olarak modernite insan hakları ihlallerini durdurmayı ve insan hayatının önemini artırmayı hedefleyen bir dizi ayrıntılı kurallar ve kurumlar bütünü ortaya koydu. Oysa bu esnada, bu kuralların ve bu kurumların gölgesi altında yine insanlık tarihinin en yüksek sayıda ölümlü savaşları kayda geçti: tek bir savaşta ölen insanların sayısı bütün insanlık tarihinde yaşanmış savaşlarda ölen insanların sayısına ulaştı. Etnik, dinsel veya sınıf farklılığına dayalı ayırımcılık biraz daha komplike ve acımasız şekiller aldı. Binlerce insanın hayatı bazı geçici çıkarlar uğruna feda edilmekte ve savaşlar her geçen gün daha kötü sonuçlar veriyor ilh.

Daha önce değindiğimiz gibi kadın cinayetleri dediğimiz hadiselerle ilgili bir ton tedbir alındığı halde, tedbirler alınmadığı dönemlere nazaran aile içi kadına ve çocuklara şiddet olaylarında patlama düzeyinde artışlar olmaktadır.

Hayatında hiçbir etkisi, kendisine hiçbir zararı olmadığı halde, hayatının hiçbir yerinde karşısına çıkmamış “yabancı”ya, burada özelde Suriyeliye karşı, hangi koşullarda ülkesine sığındığını bildiği, her gün televizyonlarda seyredip gördüğü halde sergilenen tepkiler mesela, neyin göstergesidir? Bir gece ansızın yağan bombaların ardında yiten, darmadağın olan hayatlara karşı hiçbir empati beslemediği gibi, o hayatlardan arta kalanlar sadece gözünün kıyılarına vurdu diye bir fiske de kendisi atarak katliama bulunduğu yerden katılanlar, bunu hangi eksikliklerini telafi etmek için yaparlar acaba?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 203 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 268 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 358 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar