Gelmekte olanı karşılamaya hazır mısın? (Talut ve Calut kıssasından dersler II)

Etrafında toplanacakları bir lider isteyenlerin, o lider geldiğinde onu beğenmemelerinin tipik örneği ve psikolojisine dair bütün ipuçları Bakara Suresi’nde Talut ve Calut hikayesinde anlatılır. Mesih veya Peygamber bekleyen...

Etrafında toplanacakları bir lider isteyenlerin, o lider geldiğinde onu beğenmemelerinin tipik örneği ve psikolojisine dair bütün ipuçları Bakara Suresi’nde Talut ve Calut hikayesinde anlatılır.

Mesih veya Peygamber bekleyen İsrailoğulları kendilerine geleni, Hz. İsa’yı, kabul etmedikleri gibi ona çektirmediklerini bırakmadılar. Bazen kendi içlerinden kendilerine gönderilen peygamberleri, “fazla kendilerinden” diye, o kadar ki, sıradan insanlar gibi halkın arasında çarşıda pazarda geziniyor ve hiçbir mucize göstermiyor, yanında onu destekleyen melekler yok diye reddettiler hatta öldürdüler.

Bazen de tam da bu eleştirilerine cevap olmak üzere aralarına bir mucize olarak gelen, doğuşuyla mucize olan, ölüleri dirilten, dokunduğunu iyileştiren, gözü görmeyenleri gördüren eylemleriyle ve son derece etkili ve hikmetli konuşmalarıyla mucize olan Hz. İsa’yı da kabullenmemek için bin dereden su getirmekle kalmadılar, onu çarmıha gererek öldürmeye kalkıştılar.

Buna rağmen İsrailoğullarında da, sonradan Hıristiyanlarda da Mesih beklentisi, günün birinde dünyayı kurtaracak ve iyi insanları etrafında toplayacak bir lider beklentisi sona ermedi. Peygamber Efendimiz bu dünyaya şeref verdiğinde ona dair her iki din arasında ve bu iki dinin tebliğlerine aşina Mekke ahalisinde de bir peygamber beklentisi vardı. Nitekim O geldiğinde aslında “O’nu çocuklarını tanır gibi tanıdılar”, ama bu, çoğunun ona tabi olmalarına yetmedi. Onu kabul etmekten onları alıkoyan şey kendilerini bu göreve daha layık görmeleriydi. Nasıl olur da İsrail soyundan olmayan, yani ümmi (gentile) biri bu şerefe layık görülebilirdi?

Oysa Allah ilmi ve mülkü istediğine veriyordu ve Allah’ı hakkıyla tanıyanlara onun bu seçimindeki hikmeti üzerine düşünüp teslim olmaktan başka bir şey düşmezdi. Onlar kendilerine yüklenen sorumluluklara bakmaksızın kendilerine ilelebet bir imtiyazın verilmiş olduğu vehmine ve kibrine kapılmışlardı.

Peygamberlerinden bir lider talep eden İsrailoğulları da Allah tarafından kendilerine tayin edilen Talut’u kendi soylarından değil diye kabullenmeye yanaşmadılar. Oysa istedikleri şey bir liderdi, savaş sanatını, yönetmeyi iyi bilen, gücü ve yetenekleri yerinde biriydi ve bu özellikler Talut’ta vardı, o göreve ehil ve layık biriydi. Bu ise belli ki onları hiç ilgilendirmiyordu. Oysa Peygamberlerine bu talebi sunduklarında ondan gelecek olan tavsiyeye son derece açık olmaları gerekmez miydi?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 211 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 268 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 358 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar