Almanya’da yükselen ırkçılık ve futbol

Sporun dünya çapında en önemli organizasyonlarından birisi olan FIFA Dünya Kupasını geride bıraktık. Fransa ve Hırvatistan arasında oynanan final karşılaşmasını kazanan Fransa kupanın sahibi oldu....

Sporun dünya çapında en önemli organizasyonlarından birisi olan FIFA Dünya Kupasını geride bıraktık. Fransa ve Hırvatistan arasında oynanan final karşılaşmasını kazanan Fransa kupanın sahibi oldu. Birçok açıdan oldukça ilginç bir dünya kupasını geride bıraktık. Futbol açısından bakıldığında Brezilya’nın yarı finali dahi göremediği bir turnuva oldu. Benzer şekilde Portekiz ve İspanya gibi deve dişi takımlar da turnuvaya erken veda ettiler. Messi’li Arjantin’in ne yapacağı merak konusuydu. Onlar açısından da turnuva erken bitti.

En son 1966 yılında bu kupaya uzanabilen, fikstür avantajını da yanına alarak uzun bir aranın ardından kupayı alabileceğine ilişkin yorumlar yapılan İngiltere’nin Hırvatistan’a yenilerek yarı finalde elenmesi ve Belçika ile oynadığı müsabaka sonrasında Turnuvayı dördüncü tamamlaması bile büyük bir başarı ve sürpriz olarak değerlendirilebilir.

2018 Dünya Kupası’nın futbol dışında en fazla tartışılan meselesi ise özellikle Avrupa takımlarında top koşturan futbolcuların “Ne kadar Avrupalı” ya da “Ne kadar Fransız/Alman/Belçikalı” oldukları meselesiydi. Kupayı şampiyonlukla tamamlayan Fransa Milli Takımı’nın final maçında ilk onbirde bulunan altı oyuncu, karşılaşmayı tamamlayan 8 oyuncu Fransa vatandaşı olmakla birlikte gerçekten Fransız asıllı değillerdi. Fransa Milli Takımı’nda 7 Müslüman oyuncu vardı ve takımda tam 15 futbolcu Afrika kökenliydi.

Bisikletle Türkiye turuna çıkan Senegalli Mustafa Ndiaye’nin “Bizim mahalle takımı Fransa’yı temsilen Dünya Kupası’na katılacak” cümlesi durumun güzel bir özetiydi aslında. Doğrusu, Fransa halkının büyük çoğunluğu açısından bu durumun bir sorun teşkil etmediği ortadaysa da, Fransa Milli Takımı’na şampiyonluğu getiren oyuncu karmasındaki Müslüman ve Afrikalı varlığı ile halihazırda Fransa’da cari İslamofobik politikalar ve söylemlerin orantısız çelişkisi de daha bir gün gibi ortada.

“Fransa’nın uzun yıllar sömürdüğü Afrika’nın yoksullarından ve Müslümanlarından şimdi bir de Dünya Kupası çalmış olduğu”, şimdi en sık ifade edilen repliklerden. Tabii bu durumun Fransız kimliği üzerinde, Fransa’nın Afrikalılara ve Müslümanlara tarihsel borçluluğu üzerinde düşünmeye etkili bir davet oluşturduğunu da söylemeden geçmeyelim. Umarız bu davete icabet edilir ve bu icabetin sonuçları hayırlı olur.

Buna mukabil, finale kadar çıkamadığı için o kadar gündemde kalmasa da aslında bu konudaki en ciddi sorunu Almanya yaşadı. 2014 Dünya Kupası’nın sahibi panzerler bu turnuvanın da en ciddi favorisi olarak gösteriliyordu. Takımın yükünü çeken İlkay Gündoğan ve Mesut Özil’in, geçtiğimiz sezon ortasında Beşiktaş’tan Everton’a transfer olan Cenk Tosun’la birlikte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la verdikleri poz turnuva öncesinde Almanya’da bir infial yarattı. Açıkçası turnuvaya damga vuran hadise de büyük ölçüde bu fotoğraf oldu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 391 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma Bayram, Gazze, Doğu Türkistan, Sudan ve Gannuşi 10 Nisan 2024 | 104 Okunma Gazze’ye yardıma layık olmak 08 Nisan 2024 | 75 Okunma İbretler seçimi 06 Nisan 2024 | 405 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar