Alman demokrasisi için endişe zamanı

ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınması kararının başlattığı büyük provokasyon yaşadığımız dünya düzenindeki iktidar ilişkilerinin röntgen görüntüsünü...

ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınması kararının başlattığı büyük provokasyon yaşadığımız dünya düzenindeki iktidar ilişkilerinin röntgen görüntüsünü bütün çıplaklığıyla bir kez daha ortaya koydu. Tabi bu röntgen, şimdiye kadar ABD’nin Filistin ve İsrail arasındaki arabuluculuk pozisyonunun da bütün sahteliğini gösterdi…

ABD bu kararla birlikte sorunun arabulucusu değil fanatik bir tarafı olduğunu ve bu görüşmelerde sadece sinsice İsrail tarafına çalışmış olduğu malumunu ilam etmiş oldu. Bu provokasyona karşı protesto hakkını kullanan silahsız Filistinlilerin İsrail tarafından katliama maruz bırakılması insanlık adına herkesin tarafını belli etmesini gerektiren bir durum çıkardı ortaya. Bu süreçte, sözkonusu iktidar ilişkilerine göre kimin insanlığa yakın, kimin bu iktidar ilişkileri içinde zincirli olduğu da bir kez daha görülmüş oldu.

İslam dünyasında, İslam ülkelerinin cılız seslerinin sebebi yeterince malum. Varlığını İsrail’i de kurmuş olan dünya düzeni paylaşımına borçlu olanların ne olursa olsun bu cürümlere ses çıkarmasını beklemek beyhude.

Varlık sebebini neredeyse demokrasi ve insan hakları söylemleriyle özdeşleştirmiş olan Avrupa’nınsa sözkonusu olan İsrail olduğunda bütün o söylemleri yeni baştan aşırı-yoruma tabi tutarak boşa çıkarmasının da ontolojisi farklı değil.

Almanya başbakanı Angela Merkel telefonda görüştüğü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Kudüs’te yaşanan gelişmeleri konuşurken İsrail askerlerinin sivil silahsız göstericilere açtığı yaylım ateşi neticesinde 60 kişinin ölümü ve 2500 kişinin yaralanmasının bütün suçunu “bölgedeki huzuru bozan” Filistinli göstericilere yüklemiş. Aynı görüşmede Merkel bu vesileyle İsrail devletinin 70. kuruluş yıl dönümünü kutlamayı da ihmal etmemiş. Merkel ayrıca, Almanya’nın, İsrail’in güvenlik endişelerini anlayışla karşıladığını, düşünce özgürlüğü ve huzursuzluk yaratmak amacıyla barışçıl gösteri hakkının kötüye kullanılmaması gerektiğini ifade etmiş.

İsrail karşısındaki Merkel ile Türkiye karşısındaki Merkel ne kadar farklı değil mi? Bu fark tabii ki tuttuğu saftan kaynaklanıyor. Darbe yapan ve 250 kişiyi katledip 2000’den fazla insanı yaralayan FETÖ’cülere gösterdiği anlayış ile İsrail’e karşı sergilediği anlayış da ne kadar benziyor? Yine PKK’lı teröristlere karşı sergilediği anlayış ve empati ile onlara karşı varlık, huzur ve güvenlik mücadelesi veren Türkiye’ye karşı sergilediği anlayışsızlık nasıl da örtüşüyor. Belli ki, Merkel ve dostları İsrail, FETÖ ve PKK’yı aynı safta, Türkiye ve Filistin’i de aynı safta görüyorlar. Saflarını da ona göre, birinci safta belirliyorlar, bu esnada demokrasi, insan hakları konusundaki bütün duyarlılıkları da bu saflaşmaya göre kabartıyorlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sudan’da olanlar da Sudan’la sınırlı değil 24 Nisan 2024 | 155 Okunma Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından 20 Nisan 2024 | 267 Okunma CHP’nin üniversite ufku Tanju Özcan’ınki kadar mıdır? 17 Nisan 2024 | 357 Okunma İslâmcılara azıcık hikmet penceresinden baksak? 15 Nisan 2024 | 402 Okunma Bayramınız cennette olsun! 13 Nisan 2024 | 63 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar