Eylül geliyor geçiyor

Sonunda yaz da bitiyor tatil de resmi izin de.Kadın birikmiş çamaşırları yıkamış şimdi ütünün başında. Adam ayakkabısını boyuyor. Çocuklar bir iki hafta daha var diye rahat henüz ama...

Sonunda yaz da bitiyor tatil de resmi izin de.

Kadın birikmiş çamaşırları yıkamış şimdi ütünün başında. Adam ayakkabısını boyuyor. Çocuklar bir iki hafta daha var diye rahat henüz ama çarşıya çıkmak lâzım okul hazırlığı için, o kadarını biliyorlar. Kedi yaklaşan rüzgârı da seziyor ama bunaltan sıcağa şaşırmıyor henüz, bir köşe bulmuş serin, bütün gün uyku mahmuru tembellik içinde uzanıyor.

Hayat bir tatil bir çalışma bir izin bir çalışma bir emeklilik belki gene çalışma içinde geçip gidiyor. Bitiyor ömür. Mevsimin de yaşamın da eylülü geliyor. Sonra o da geçiyor. Roma’da köleler kaç eylül geçirmişti acaba ya da Moğol işgalinde kaç esir eylülde öldürüldü. Kadın ütülü çamaşırı bir kez daha katlarken bir kış günü Osmanlı ordusuna mağlûp olmuş ordusundan kopup bozkıra doğru tek başına mahzun yürüyen Memlûk askerinden çıkan Türkçe ağıt arasında derin bir “ah” duyuyor. Kendi hançeresinden bir türlü çıkmayan o “ah”ı.

Adam cila atmaya karar veriyor, beğenmiyor bu yeni boyayı. Bu işte babası kadar becerikli değil zaten. Zaten artık evde ayakkabı boyamak mı kaldı. Boyanabilir ayakkabı mı kaldı hatta… Ezilmiş çay kaşığıyla bir parça sürdüğü kokusuna hayran olduğu cilayı bezle parlatmak için kutunun içinde gülkurusu renkteki kadifeyi arıyor. Bir şeyi bulmak konusundaki geçmek bilmeyen acemiliğiyle kurcalıyor tahta sandığı. “Hayat” diyor, “Ne tuhaf…” kendi kendine yüksek sesle konuşuyor babasından miras alışkanlıkla. Kafasından birey ve millet, millet ve devlet geçiyor karmakarışık. “Her şey tek bir kişinin, bir bireyin, bir insanoğlunun kendi macerası bir yandan, öte yandan o macera ait olduğu milletin, vatandaşı olduğu devletin kaderinden hiç bağımsız değil” diye düşünüyor.

“Kaşgarlı Mahmud’un ailesi tuzağa düşürülüp öldürülmese ve o kaçamasa, kaçarken dolaşa dolaşa biriktirdikleri olmasa Divanü Lügati’t-Türk’ü nasıl yazacaktı o zaman ama…” diye düşünüyor yine de.

Öğrencilerine bu yıl derste bu meseleyi daha detaylı anlatmaya karar veriyor kendi kendine.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Elde var bir 12 Ocak 2018 | 174 Okunma Karmaşık gibi ama değil 09 Ocak 2018 | 1.452 Okunma Otomatik cihazlar ve zihnimiz 05 Ocak 2018 | 2.375 Okunma Yarım trilyonluk oyuncak galerisi 19 Aralık 2017 | 2.462 Okunma Yahudi cep telefonu 15 Aralık 2017 | 261 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar