Elde var...

Orhan Gencebay neye tekabül ediyordu acaba Ferdi Tayfur'la Burhan Çaçan'la beraber dolmuşlardan başlayarak ortalığı kasıp kavururken.70'li yılların gençliğinin bir bölümü ne düşünüyordu da...

Orhan Gencebay neye tekabül ediyordu acaba Ferdi Tayfur'la Burhan Çaçan'la beraber dolmuşlardan başlayarak ortalığı kasıp kavururken.

70'li yılların gençliğinin bir bölümü ne düşünüyordu da onları yıldız yaptı?

Ahmet Kaya'nın tekabül ettiği toplumsal dalgalanma tamam ama Müslüm Gürses'in taraftarlarının kendilerini jiletleyecek kadar coşkun mu depresif mi adını kimin koyacağını bilmediğim tepkilerinin sebebi neydi?
Tayfun Er mi yazmış ya da söylemişti Güneydoğu'dan metropollere kitlesel göçün kimsesiz kimliksiz bıraktığı kelimenin tam anlamıyla çaresizliğin karşılığı mıydı o müzik o jilet o kan?

Müziği takip ederek ilerleyip toplumsal tarihimizi yazmamız mümkün elbet ve bunu yapacak birikim bende yok. İpuçlarına bakarak bir şeyler çıkarmaya çalışıyorum sadece.

Sezen Aksu müziğinin bütün dönüşümlerinin karşılığı olmaması mümkün mü? Olsa tek bir besteci yorumcunun o kadar farklı izler bırakarak günümüze kalması imkânsız olurdu herhalde…

Müzik başta olmak üzere hele ki popüler olan bir toplumun aynası mı acaba tam o sırada?

Gençler ne dinliyor artık takip etmem yaş itibariyle mümkün değil. Örneğin Rap ve bu topraklara ait her tür ister arabesk ister İslâmî ister protest yeni onca versiyonundan Son Feci Bisiklet ya da Yüzyüzeyken Konuşuruz gibi isimleri bile bizim kuşak için şarkı adı olma ihtimali zor yeni topluluklar var.

Evde kulaklığından neyi dinlediğine dikkat kesilir veya sorarsanız çocuğunuza anca o zaman belki öğrenirsiniz o grupları müziklerini şarkı sözlerini. Hiç mi hiç duymadığınızı fark edeceğiniz garanti zaten.

Durum böyle…

Şimdi birden popüler olan şarkılar içinde “Ben yoruldum hayat” niye dikkat çekiyor birden? Niye aklıma o düşüyor?

Eric Hobsbawm'ın Sermaye Çağı kitabında mı Devrimler Çağı kitabında mı görüp not etmiştim acaba şu paragrafı;

“…1861'de istatikçi ve iktisatçı Cournot, şu gözlemde bulunmaktaydı: “Felsefî hakikate duyulan inanç öylesine soğumuştur ki ne halk ne de akademiler, saf bilginlik ya da tarihsel merak konusu olan ürünler dışında bu tür eserleri almak ya da karşılaşmak istiyorlar.”

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Elde var bir 12 Ocak 2018 | 174 Okunma Karmaşık gibi ama değil 09 Ocak 2018 | 1.450 Okunma Otomatik cihazlar ve zihnimiz 05 Ocak 2018 | 2.375 Okunma Yarım trilyonluk oyuncak galerisi 19 Aralık 2017 | 2.460 Okunma Yahudi cep telefonu 15 Aralık 2017 | 260 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar