Toplumsal değişimin fotoğrafını çeken rapor

Türkiye, son yıllarda belirgin bir demografik dönüşüm yaşıyor. Genç nüfusla övünme imtiyazımızı kaybetmeye başlarken yaşlı nüfus hızla artıyor. Doğurganlık oranı, kritik eşik olan 2,1’in çok altına düştü, 1,51 seviyesine geriledi. Bu ne demek? Ülkenin gelecekte yaşlanma ve çalışma çağındaki nüfusun azalması gibi ciddi risklerle karşı karşıya kalması demek. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde doğurganlık oranlarındaki keskin düşüşlerin bölgesel eşitsizliklerin derinleşebileceğine

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Türkiye, son yıllarda belirgin bir demografik dönüşüm yaşıyor.

Genç nüfusla övünme imtiyazımızı kaybetmeye başlarken yaşlı nüfus hızla artıyor.

Doğurganlık oranı, kritik eşik olan 2,1’in çok altına düştü, 1,51 seviyesine geriledi.

Bu ne demek?

Ülkenin gelecekte yaşlanma ve çalışma çağındaki nüfusun azalması gibi ciddi risklerle karşı karşıya kalması demek.

Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde doğurganlık oranlarındaki keskin düşüşlerin bölgesel eşitsizliklerin derinleşebileceğine işaret ettiğini söylüyor uzmanlar.

İLKE Vakfı tarafından hazırlanan “Toplumun Görünümü 2024” raporu, Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve demografik yapısını derinlemesine analiz etmiş, karar alıcılar ve politika yapıcılar için kritik bilgiler sunmuş.

Raporda ülkeyi yönetenlere yönelik ciddiye alınması gereken öneriler şöyle sıralanıyor;

Çocuk sahibi olmayı teşvik eden ve kolaylaştıran politikalar geliştirilmeli.

Ücretsiz kreş hizmetleri artırılmalı.

Esnek çalışma saatleri yaygınlaştırılmalı.

Gençlerin ekonomik baskılar nedeniyle ertelediği evlilik ve çocuk sahibi olma kararlarını kolaylaştıracak ekonomik destek programları hazırlanmalı.

Aktif yaşlanma politikaları benimsenmeli.

Yaşlıların üretkenliğini sürdürebileceği çalışma şartları oluşturulmalı.

**

Ekonomik şartlar geniş aileden çekirdek aileye geçişi hızlandırdı.

Tek kişilik hanelerin ve tek ebeveynli ailelerin sayısında ciddi bir artış var.

Özellikle büyük şehirlerde konut maliyetleri ev sahipliği oranını azaltıyor ve kira gibi barınma maliyetleri önemli bir yük oluşturuyor.

Bu durumun ailelerin ekonomik açıdan daha kırılgan hale gelmesine yol açtığına dikkat çeken raporda şu öneriler yer alıyor;

* Tek kişilik ve tek ebeveynli hanelere ekonomik ve sosyal ihtiyaçları göz önünde bulundurularak politikalar oluşturulmalı.

* Konut sahipliğini kolaylaştıran finansal destek mekanizmaları artırılmalı.

* Kiracıları destekleyici politikalar üretilmeli.

* Onları topluma dahil etmek ve sosyal izolasyonun azaltılması amacıyla yerel düzeyde sosyal destek ağları güçlendirilmeli.

**

Türkiye’de işgücü piyasası genişlerken cinsiyet ve bölgesel eşitsizlikler

sürüyor.

Özellikle doğu bölgelerinde işsizlik oranlarının ülke ortalamasının çok üzerinde seyrettiğini vurgulayan raporun bu bölümünde de bu konuda şu öneriler yer almış;

* Kadınların istihdamını destekleyen esnek çalışma düzenlemeleri yapılmalı ve çocuk bakımına yönelik destekler artırılmalı.

* Yüksek işsizlik oranına sahip bölgelerde istihdam artırıcı projeler uygulanmalı.

*Kayıt dışı istihdamın azaltılması için dijital kayıt sistemleri kullanılmalı.

**

Türkiye ekonomisi, yüksek büyüme hızına rağmen yüksek enflasyon ve dış ticaret açığı gibi yapısal sorunlar yaşıyor.

Yüksek enflasyon, geniş toplum kesimlerinin yaşam şartlarını olumsuz etkiliyor.

Sabit ve düşük gelirli gruplar ciddi alım gücü kaybına uğruyor.

Gelir eşitsizliği giderek derinleşiyor.

En zengin yüzde 10’luk kesim milli gelirin yarısından fazlasını alıyor.

Bölgesel kalkınma farklılıklarının gelir dağılımını bozduğuna işaret eden raporda yer alan öneriler şunlar;

* Gelir dağılımında adaleti sağlayıcı sosyal politikalar ve vergi reformları geliştirilmeli.

* Zengin ile yoksul arasındaki uçurum azaltılmalıdır.

* Enflasyon karşısında sabit gelirli grupları koruyacak sosyal transferler ve gelir destekleri güçlendirilmeli.

* Bölgesel kalkınmayı teşvik eden ve ekonomik fırsatları geniş kitlelere yayan politikalar artırılmalı.

**

Zenginin hep zengin yoksulun hep yoksul kalacağı sınıfsal ayrımın sürmesinin tehlikelerine işaret eden raporda yönetici kesime önerilen çözümler de şu şekilde sıralanıyor;

* Fırsat eşitliğini sağlayan kamu politikaları güçlendirilmeli.

* Ekonomik kalkınmaya katılım fırsatları eşitlenmeli.

* Herkesin sosyal ve ekonomik kaynaklara erişimi adil biçimde sağlanmalı.

**

Bugünkü küresel ekonomik sistemden memnun olan tek kesim var;

Bu düzenden nemalananlar.

Yani bu sistemden beslenenler.

Her sınıfta az ya da çok bu sistemden beslenenlerin olması, bozuk ekonomik düzenin ömrünü uzatıyor.

Çözüm nedir?

Yukarıdan aşağıya doğru herkesin helal kazanç gibi kırmızı çizgisinin olması.

**

Not; Gazze, bugün dünyanın merhamet yüzünün kırmızı çizgisi oldu.

Bu çizgi İsrail’e yaptığı soykırımın bedelini ödetecek.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu suskunluk dünyanın sonunu getirecek 15 Haziran 2025 | 2 Okunma Küçük patronlar 11 Haziran 2025 | 70 Okunma Neler oluyor bize 08 Haziran 2025 | 140 Okunma 2,5 milyon kurban derisini çöpe at, 120 milyon dolarlık deri ithal et 04 Haziran 2025 | 256 Okunma Küçükbaş kurban derileri yine çöpe gidecek 01 Haziran 2025 | 167 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar