"Ümmetim! Yâ Rabbî! Ümmetim!.."

“Siz, insanlar için hayırlı bir ümmetsiniz! İyi şeyleri emreder, fenâ şeyleri menedersiniz.”  Kâdızâde Kutbeddîn Efendi Osmanlı âlimlerdendir. Bursa’da doğdu. 957 (m. 1550)’de...

“Siz, insanlar için hayırlı bir ümmetsiniz! İyi şeyleri emreder, fenâ şeyleri menedersiniz.” 
 
Kâdızâde Kutbeddîn Efendi Osmanlı âlimlerdendir. Bursa’da doğdu. 957 (m. 1550)’de İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde, bu ümmetin üstünlüğünü anlatırken buyurdu ki:
Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın ümmeti için Âl-i İmrân sûresinin 110. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Siz, insanlar için hayırlı bir ümmetsiniz! İyi şeyleri emreder, fenâ şeyleri menedersiniz” buyurdu. Bu âyet-i kerîmeyi tefsîr eden müfessirlerden biri de, bu âyet-i kerîmeyi; “Siz, insanlar içinde en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz, iyiliği emrediyor, kötülükten menediyorsunuz. İnsanları İslâm’a da’vet ederek, onların Cehenneme girmeyip, Cennete girmelerine vesile oluyorsunuz” şeklinde tefsîr etti.
Sa’lebî tefsîrinde, İbn-i Abbâs’tan (radıyallahü anh) şöyle nakletmektedir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Mûsâ aleyhisselâm; (Yâ Rabbî! Benim ümmetimden daha üstün bir ümmet yarattın mı?) diye suâl eyledi. O zaman Allahü teâlâ; (Ey Mûsâ! Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin diğer mahlûklara üstünlüğü, benim, yarattıklarıma olan üstünlüğüm, gibidir) buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm; (Yâ Rabbî! Keşke, ben Muhammed aleyhisselâmın ümmetini görseydim)  der. Allahü teâlâ da (Sen onları göremeyeceksin. Keşke onların sözlerini işitmeyi isteseydin) buyurur. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâm; (Onların sözlerini işitmek istiyorum) deyince, Allahü teâlâ; (Ey Ümmet-i Muhammed!) diye hitâb buyurdu. Biz de, babalarımızın sulbünden, analarımızın rahminden 'Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lâ şerike leke lebbeyk, innelhamde ven-ni’mete leke vel-mülk lâ şerike lek' diye cevap verdik. Yine Allahü teâlâ; (Ey Muhammed ümmeti! Benim rahmetim gazâbımı, affım cezamı geçmiştir. Ben, size istemeden verdim. Kim bana kıyâmet gününde, Allahü teâlâdan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in benim peygamberim ve kulum olduğuna şehâdet ederek gelirse, onun yerini Cennet yaparım. Günahları deniz köpükleri kadar çok olsa bile) buyurdu."
Yine Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği şefaat hadîs-i şerîfinde, Resûlullah buyurdu ki: “Ben başımı kaldırırım. (Ümmetim! Yâ Rabbî! Ümmetim! Yâ Rabbî! Ümmetim!) derim. Bunun üzerine (Yâ Muhammed! Ümmetinden üzerlerine hesap olmayanları, Cennetin sağ kapısından içeri koy, onlar, Cennetin diğer kapılarında da insanlara ortaktırlar) denilir. Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Cennet kapılarının iki kanadı arası, Mekke-i mükerreme ile Himyer veya Mekke-i mükerreme ile Busrâ arası kadardır.”
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
"Borcumu ödemek nasip eyle yâ Rabbî!.." 25 Mart 2024 | 90 Okunma Dört mezhep imâmları mutlak müctehiddirler 07 Ocak 2024 | 151 Okunma Haram işlememek için camdan atlayan genç! 06 Ocak 2024 | 323 Okunma Allah'ın düşmanına yardım etmek!.. 05 Ocak 2024 | 117 Okunma Duânın kabûl olmasının şartları ve edepleri... 04 Ocak 2024 | 207 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar