Nübüvvet kuvvetinin benzeri rüyalardır...

İnsanın dışındaki mahluklar o kadar çoktur ki, Allahtan başka kimse bilmez.   Kâdî el Eşref hazretleri fıkıh, tefsîr ve hadîs âlimidir. 529 (m. 1135)’de Filistin’de Askalân’da...

İnsanın dışındaki mahluklar o kadar çoktur ki, Allahtan başka kimse bilmez.
 
Kâdî el Eşref hazretleri fıkıh, tefsîr ve hadîs âlimidir. 529 (m. 1135)’de Filistin’de Askalân’da doğdu. 596 (m. 1200)’de Kâhire’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İnsan, yaratılışında her şeyden habersizdir. Hâlbuki, insanın dışındaki mahlûklar o kadar çoktur ki, Allahtan başka kimse bilmez. Böyle olduğunu, (Müddessir) sûresinin otuzbirinci âyeti bildirmektedir. İnsanda ilk yaratılan idrâk âleti (Lems), dokunma hâssasıdır. İnsan, bu hâssası ile, soğuğu, sıcağı, yaşı, kuruyu, yumuşağı, katıyı ve benzerlerini idrâk eder, anlar. Lems hâssası renkleri, sesleri anlayamaz. Bunları yok sanır. Sonra görme hâssası yaratılır. Bununla, renkler, şekiller anlaşılır. Bu âlem, yani görmekle anlaşılan şeyler, lems âleminden, daha geniş, daha çoktur. Sonra, işitme hâssası açılır. Bu his organı ile sesler, nağmeler anlaşılır. Sonra (Zevk), yâni tat duyma hâssası yaratılır. Sonra, koku alma hâssası yaratılır. Böylece (His âlemi)ni tanıtan beş duygu kuvveti tamamlanır. Yedi yaşına doğru (Temyîz) kuvveti yaratılır. Bununla, his kuvvetleri ile anlaşılamıyan şeyler anlaşılır. Bu kuvvet, his kuvvetleri ile idrâk olunan, anlaşılan şeyleri birbirlerinden ayırır. Daha sonra akıl yaratılır. Akıl, temyîz kuvveti ile ayrılmış, başka başka oldukları, faydalı, zararlı, iyi, fena oldukları anlaşılan şeylerden, lâzım, câiz, mümkün, muhal yâni imkânsız olanları ayırır. Akıl, temyîz ve his kuvvetlerinin anlayamadığı şeyleri anlar. 
Allahü teâlâ, bazı seçtiği kullarında, akıldan sonra başka bir kuvvet daha yaratır. Bununla, aklın bilemediği, bulamadığı şeyler ve ileride olacak şeyler anlaşılır. Buna (Nübüvvet) yâni peygamberlik kuvveti denir. Temyîz kuvveti, akıl ile anlaşılan şeyleri anlayamadığı için, bunlara inanmıyor. Akıl da, peygamberlik kuvveti ile anlaşılan şeyleri anlayamadığı için, bunların var olduklarına inanmıyor, inkâr ediyor. Anlamadığını inkâr etmek, anlamamanın, bilmemenin ifâdesi oluyor. Bunun gibi, kör olarak dünyaya gelen kimse, renkleri, şekilleri hiç işitmese, bunları bilmez. Varlıklarına inanmaz. Allahü teâlâ, Nübüvvet kuvvetinin de bulunduğunu kullarına bildirmek için, bu kuvvetin benzeri olarak, insanlarda rüyâyı yarattı. İnsan ileride olacak şeyi, açıkça veya (Âlem-i misâl)deki şekli ile bazı rüyâda görmektedir.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
"Borcumu ödemek nasip eyle yâ Rabbî!.." 25 Mart 2024 | 89 Okunma Dört mezhep imâmları mutlak müctehiddirler 07 Ocak 2024 | 148 Okunma Haram işlememek için camdan atlayan genç! 06 Ocak 2024 | 320 Okunma Allah'ın düşmanına yardım etmek!.. 05 Ocak 2024 | 113 Okunma Duânın kabûl olmasının şartları ve edepleri... 04 Ocak 2024 | 203 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar