Kardeşim Aziz Sancar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davet ettiği Nobel ödülü sahibi Aziz Sancar Bey Türkiye’de. Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda halka doğrudan hitap ederken kullandığı o içten dille...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davet ettiği Nobel ödülü sahibi Aziz Sancar Bey Türkiye’de. Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda halka doğrudan hitap ederken kullandığı o içten dille, ‘kardeşim’ diyerek Aziz Sancar’a hitap etmesi önemlidir. Nobel ödülü alan bir Türk bilim adamının devletimizin en üst düzeyinde onurlandırılması şüphesiz milletimizin gönlünde karşılık bulmuştur. 

Türklerin üzerlerindeki o örtü kalkıyor artık. İlk mektepten bu yana, bütün öğretim kademelerinde adeta birçok kuşağın bilinçaltına yerleştirilmiş olan ‘biz adam olamayız’, ‘biz şunu yapamayız, biz bunu yapamayız, biz asla başarılı olamayız’ türünden sızlanılan dönem gerilerde kalmaktadır. Burada soru şudur ‘kim neden başarılı oluyor da, biz neden olamıyoruz.’ Burada referans açıkça belirtilse de, belirtilmese de Batı’dır. 
Kaç nesil böyle heba olup gitti. Biz Türklere Batılı olmadıkça hiçbir şey olamayacağımız anlatılıp duruldu. “Dolaylı olarak değil, doğrudan kendi kimliğimizden kurtulmamız gerektiği söylendi. Şüphesiz bu kimlikten kurtulmak için tarihimizden nefret etmemiz, inançlarımızdan uzaklaşmamız, edebiyatımızdan, musikimizden kısaca bütünüyle kendimize ait ne varsa hepsini terk etmemiz gerektiği ifade edildi.” 

Bilim ve zihniyet 

Bu anlayış ‘zorunlu kültür değişmeleri’ ile bizatihi devlet politikası haline getirildi. Halkın kendi kültürüne yapılan üstelik devletten, devlet içinde örgütlenmiş kadrolardan gelen bu saldırılara karşı yapabileceği bir şeyi yoktur. Türkiye demokrasiye doğru adım atmadan da olmayacaktır. Bunun için uzun dönemde halk kendi içine kapandı, saldırılara cevap verecek güçte olmadığı için yapabileceği başka bir şey yoktu. Böylece halk ‘kendi içine kapanarak kimliğini korumaya alırken’, aydınlar ve bürokratik kadrolar Batılılaşma adına kendi kimliğinden uzaklaşıp, kendine olan güvenini kaybetmiş, zayıf karakterli, dıştan kontrollü yaşamaya alıştılar. Kendisi olamayanların, özgüven sorunu yaşayanların, kimlik krizi içinde bulunanların, hiçbir şey başarması mümkün değildir. 
‘Türkler bir şey başaramaz’ diyenlerin, olayı genetikle açıklamak gibi hastalıklı bir anlayışa kapılmalarının üzerinde durmaya gerek bile yoktur. İbn-i Haldun’dan bu tarafa biliyoruz ki, tarih düz bir çizgi olarak akmadığı gibi, çeşitli toplumların tarihleri de muhtelif dalgalanmalarla doludur. Bugün Batı’yı idealize edenler, Batı’nın karanlık çağlarını hatırlamıyorlar mı? Türkiye toprakları da dâhil bütün İslam coğrafyasından bilim zihniyetinin yitirilmesinin muhtelif sebepleri vardır. Bunların arasında Moğol yağmasının ve yayılmasının rolü oldukça büyüktür. İslam medeniyetinin son siyasi hamlesi olan Osmanlı dönemi Türkiye’sinde bilim zihniyetinin kaybolmasında çok farklı sebeplerden söz edilebilir. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Veda zamanı 26 Nisan 2021 | 687 Okunma Yarın ayın kaçı? 22 Nisan 2021 | 410 Okunma Sistem değişti de ne oldu! 19 Nisan 2021 | 211 Okunma Reel sektörün dinamizmine uygun para politikası 15 Nisan 2021 | 103 Okunma Karadeniz barışı 12 Nisan 2021 | 128 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar