Ekonomiye milli kaynak yaratmak

Bugünlerde neredeyse herkes Türkiye Varlık Fonu’nu konuşuyor. Varlık fonlarının dünyanın çeşitli ülkelerinde önemli ekonomik işlevleri olduğu ve bunlardan en büyüklerinden birinin de Norveç’e...

Bugünlerde neredeyse herkes Türkiye Varlık Fonu’nu konuşuyor. Varlık fonlarının dünyanın çeşitli ülkelerinde önemli ekonomik işlevleri olduğu ve bunlardan en büyüklerinden birinin de Norveç’e ait olduğu konunun ilgilileri tarafından bilinmektedir. Bugün dünya üzerinde yaklaşık seksen varlık fonunun büyüklüğü on trilyon doların üzerindedir.

Ülkelerin ekonomik kaynaklarının piyasaya intikalinin muhtelif yolları bulunmaktadır. Bilhassa kamuya ait kaynakların ekonomik olarak değerlendirilmesi yani verimlilik prensiplerine bağlı olarak yatırım, istihdam, rekabet, büyüme gibi ekonomik süreçlerdeki etkinliği çok önemlidir. Gelişmekte olan ülkelerde finans piyasalarının derinlik kazanması bakımından, bankaların, sigorta şirketlerinin, borsaların hatta emeklilik ve işsizlik sigortası gibi sosyal fonların yapıları iyi yönetilmeleri halinde önemli birer kaynak olmaktadır. Bunların her birinin piyasaya nasıl sokulacağı nasıl bir derinlik kazandıracağı ise bir yöntem meselesidir.

Büyümede yerli kaynak

Özellikle ekonomik büyümede kaynak sorunu, tasarruf ihtiyacı yaşayan Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından konu çok önemlidir. Bu bağlamda varlıkların piyasaya intikalini düzenlemek büyük bir imkân oluşturacaktır. Bu bakımdan Türkiye Varlık Fonu’nu İmparatorluk günlerindeki bazı fonlara benzetmeye kalkmak, hele hele Duyun-u Umumiye nitelemesi yapmak ya meseleyi anlamamak ya da art niyetli olmakla açıklanabilir. “Unutmayalım ki o günlerde fonlar yabancıların milli kaynaklara el koyması yoluyla ihdas edilmişti. Bugünlerde Varlık Fonu’yla yapılmak istenen şey; ekonomik kaynakların farklı piyasalara sunulması, bazı potansiyel doğal kaynakların ekonomiye katılması, kamunun elindeki kuruluşların menkul kıymet olarak iktisadi süreçlerde yer alması, piyasada düzenleyici çeşitlik ve derinlik yaratacak imkânlar haline getirilmesidir.”

Bunlara ‘ama nasıl denetlenecekler?’ diye itiraz etmek; geleneksel bürokratik denetleme mekanizmalarıyla bunların denetimini talep etmek, piyasa denetimini yani rekabet etkisini yok saymak, birim/sermaye verimliliğini hesaba katan yaklaşımları kabul etmemek, modern ekonomilerdeki bağımsız denetim kuruluşlarının ölçümlerini görmezden gelen tavırlar almak meseleye eski zihniyetin içinden bakmak demektir. “Bürokratik akıl karşısında iktisadi akılla tercih yapmak; çağdaş iktisadi zihniyeti yansıtır ki bugün piyasa ekonomisinin kurumsallaştığı ekonomilerin temel özelliği bu noktada ortaya çıkmaktadır.”

 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Veda zamanı 26 Nisan 2021 | 687 Okunma Yarın ayın kaçı? 22 Nisan 2021 | 407 Okunma Sistem değişti de ne oldu! 19 Nisan 2021 | 210 Okunma Reel sektörün dinamizmine uygun para politikası 15 Nisan 2021 | 101 Okunma Karadeniz barışı 12 Nisan 2021 | 128 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar