Göçten sonra köy bir bolluğa kavuşurdu...

“Hangi evin tarlası biçilecekse köyde en az otuz kırk kişilik bir delikanlı grubu çağrılırdı...” Sürü gelirken hazır olur, yine koyun ve keçileri avluya getirirdik. Sürü ya eğrik denen...

“Hangi evin tarlası biçilecekse köyde en az otuz kırk kişilik bir delikanlı grubu çağrılırdı...”
 
Sürü gelirken hazır olur, yine koyun ve keçileri avluya getirirdik. Sürü ya eğrik denen inli sekili bir yere yahut da Deliktaş adlı bir mevkide yatırılırdı. Sağım yapıldıktan sonra, yattığı yerde ikindi vaktine kadar kalır, sonra otlatmaya götürülürdü. Tabii bu şekil gün dönümü zamanı ile başlar ve ağustosa kadar sürerdi.
Obada belirli yerde toplanmış evler birbirlerine sütlerini verirlerdi. Her ev sütünün az veya çokluğuna göre, o evlerin sütünü belirli bir zaman için alırdı. Bu alım, her evin süt alıp verirken belirlediği helkelerin çöplenip kertilmesi ile gerçekleşirdi. Çöplenen süt, alacak süt demekti ve sütün çöpteki yaş sınırının kertilmesi ile belirlenirdi. Daha sonra bu çöplerle alınıp verilen sütler, derede sularla ölçülür, alacak verecek ortaya çıkardı.
Her iş, sırasına göre tutulurdu. Haziran ile birlikte ot biçme vakti gelirdi ve tarlalar nadas edilirdi. Herkes tarlasının ve kırının otlarını biçer, hayvanlarının yemesi için kışa hazırlık yapardı. Ot yükleri harmanlara yıkılır, döğen ile sürülür, saman hâline gelirdi. Bu saman, hayvanların yediği en iyi saman idi ve "gök saman" adı ile anılırdı.
Sonra köyün ekini biçilirdi. Bundan sonra sıra yaylanın ekinine gelirdi. Bu faaliyet ağustos ortasına kadar sürerdi. Ancak yaylanın ekini tek başına biçilmezdi. İmece usulü bu zaman devreye girerdi. Kimin, hangi evin tarlası biçilecekse köyde en azından otuz kırk kişilik bir delikanlı grubu oraya çağrılır, o gün gelince herkes tüfeği ile gelir, imece sahibi kurusıkı fişekleri hazırlar ve barutla birlikte dağıtırdı. O gün imece günü bir bayram havasında geçerdi. Artık harmanın hazırlanması, destelerin yığılması, sapların harmana saçılmasına sıra gelirdi. Saçılan sap iyice kuruyunca düven sürme işi başlar, bir oyun, bir eğlence gibi günler geçerdi. Harman devri bitince samanlı taneli yığının, tınaz da denen malamanın rüzgârda atılması başlardı. Bizler bu sürülmüş yığının üstüne hararları, çuvalları serer, üstümüzde yorgan, yıldızları seyrederek uykuya dalardık...
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Günümüzde yaşanmış hatıralar 25 Mart 2024 | 100 Okunma Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 142 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 68 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 93 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 121 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar