Annem de ağlıyordu...

“Bilmiyordum ki bu bir mukavemet koşusudur. Sonuç ilk elli değil son elli metrede belli olur...”     Doktorlar, bana hep “ağaçlarda sallanırsan boyun uzar” dediler. Ben de "Tarzan" gibi arka bahçedeki...

“Bilmiyordum ki bu bir mukavemet koşusudur. Sonuç ilk elli değil son elli metrede belli olur...”
 
 
Doktorlar, bana hep “ağaçlarda sallanırsan boyun uzar” dediler. Ben de "Tarzan" gibi arka bahçedeki ağaçlarda sallandım. Ama bu arada da 17 kiloluk tenekelerle eve, çeşmeden su taşıyordum. Muayenelerin sonunda sağlık kuruluna çıktım. Dediler ki:
“Oğlum senin boyun kısa, 130 cm. Ağaçlarda sallanmadın mı?”
“Sallandıım.”
“Sanki senin kolların biraz uzamış” dediler.
“Ne yapayım amca, bana ayaklarından sarkıp sallan demediniz ki! Bir yandan eve su taşıdım, bir taraftan ağaçlarda sallandım ama boyum yerine kollarım uzamış!..”
Bu cevap üzerine heyetteki doktorlar güldüler ve “tamam” dediler, “senin yaşın zaten çok küçük sen ileride normal olarak uzarsın” dediler.
Bu şekilde askerî okul sınavlarına girmeye hak kazandım.
Yatılı okula giriş için sınav günü geldi. O yıllarda sınav yerine “imtihan” deniliyordu. Ben annemle beraber Çengelköy’deki okula (Kuleli Askerî Lisesi) gittim.
Yazılı sınava girdik, sonra da mülakata... Sınıfta masada oturan bir öğretmenin karşısına oturdum. Bana “etrafa bakma” dedi ve sorusunu sordu:
“Yazı tahtası ne renk?”
Sınıfa girerken dikkatimi çekmişti, yazı tahtasının rengi yeşildi.
Hemen cevabımı verdim.
“İyi” dedi. “Sınıfta kaç pencere var?”
“Üç tane.”
Oldukça geniş olan pencereler hemen dikkatimi çekmişti ve “bu pencerelerin iç kısmına oturup hem leblebi çekirdek yerim, hem de denizi seyrederim” diye planımı yapmıştım. Tabii bu sorunun da cevabını verdim. Hoca “aferin yahu sen dikkatli çocukmuşsun” dedi.
Şimdi hatırlayamadığım bir iki soru daha sordu. Oradan da yüzümüzün akıyla çıktık...
Sıra geldi spor sınavına. Okulun arka bahçesinde bir futbol sahası var, bizi oraya götürdüler. Yaklaşık 200 civarında çocuk vardı. İlk sınav “mukavemet koşusu” idi; futbol sahasını iki tur dönecektik. Başlangıç noktasında yerimizi aldık “koş!” komutu ile ben bir fırladım, 50 metre öne geçtim ve şöyle bir geriye baktım, “hepsini geçtim” gibilerden… Ama bilmiyordum ki bu bir mukavemet koşusudur. Bu koşuda sonuç ilk elli değil son elli metrede belli olur. Birden, dalağıma bir sancı girdi, yarışı en sonda ve ağlayarak bitirdim. Baktım annem de ağlıyor. DEVAMI YARIN
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Günümüzde yaşanmış hatıralar 25 Mart 2024 | 100 Okunma Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 142 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 68 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 93 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 121 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar