Telsiz dağda çekmeyince...

“Müsaade ederseniz mesajı yakınımızda bulunan jandarma karakolundan telefonla aktarayım.”     Türkiye gazetesi yayınlandığı günden beri aboneyim. Ben 1960 mezunu Muharebe Teknik Astsubay olarak kahraman...

“Müsaade ederseniz mesajı yakınımızda bulunan jandarma karakolundan telefonla aktarayım.”
 
 
Türkiye gazetesi yayınlandığı günden beri aboneyim. Ben 1960 mezunu Muharebe Teknik Astsubay olarak kahraman ordumuza katıldım. 6 yıl Ulaştırma Okulundan sonra 1966’da Siirt 43. Piyade Alayı'na atandım. Alayın her türlü elektronik cihazlarını tamir edip %100 muharebeye hazır hâle getirdim. 1967 ve 1970 yılları arasında bir tatbikat olmuştu. Tugay yeni teşekkül ettiği (kurulduğu) için benden başka “Mu. Tek. Asb.” yoktu. Alayda bulunan iki telsiz cihazından birini tugayın emrine gönderdim. Diğer telsizi de; taburun emrine girip tabur ile tugay arasında irtibat kuracaktım...
50 km mesafeye ayrılıp tatbikat mahalline geldik. Her iki telsizle de benim emir komutam altında irtibat sağlanacaktı.
Taburun avdet ettiği (geldiği) bölge çok korkunç dağlık olduğu için elimizde çok güçlü telsiz ile dahi irtibat kuramadık. Anten de çıkan RF (Radyo Frekans) dalgaları iyonosfer tabakasına çarpmadan dağlar arasında kayboluyordu. (İyonosfer, atmosferin elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların ve serbest elektronların bulunduğu 70 km ile 400 km’lik kısmıdır.)
Taburdan mesaj çıktı. Tugaya kesin iletmemiz gerekliydi. İrtibat sağlanamadı. Tabur komutanıma gidip durumu anlattım:
“Komutanım bu sebeplerden dolayı tugay ile irtibatı sağlayamadık. Müsaade ederseniz mesajı yakınımızda bulunan jandarma karakolundan telefonla aktarayım.”
Tabur komutanı “telsiz aracı ile git” diye emir verdi. Telsiz monte edilen araçla telsizci asker, şoför ve ben hareket ettik. Karakola yaklaşınca 100-150 metre kala mesafede durduk.
Ben telsizin antenini, harita açıp tugaydaki telsize yönelttim. Telsiz operatörü askere “buluşun” diye komuta ettim.
Mesaj yanımda olarak da karakola yöneldim. Mevsim şartlarına göre Subay astsubay kısa kollu gömlek giyinmiştik. Yani yarı sivil görünümünde idik… Telsizden yaklaşık 50-60 metre uzaklaştım. Silahım üzerimdeydi ve ayaklarımda bot vardı… Derken yolun sağında otlar arasında siper almış kocaman bir köpek, avını bekleyen bir kedi gibi sinmiş bekliyordu. Ben ise mecburen önünden geçip karakola gitmek durumundaydım.
Kendi kendime hem ilerliyor hem de “bana saldırırsa ayaklarımda bot var, diş geçiremez; daha kötüsü canımı kurtarmak için çeker tabancamı vururum” diye düşünmeye başlamıştım. DEVAMI YARIN
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 136 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 65 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 85 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 116 Okunma Dedem ve anneannem 01 Ocak 2024 | 113 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar