Ömrüm oldukça unutmayacağım...

 “Mağaza kapısında, tahminen 70 yaşlarında bildik kıyafetiyle bir Anadolu köylüsü belirdi...”     Aracımı otoparka bırakıp mağazayı açmıştım ama ben kendimde...

 “Mağaza kapısında, tahminen 70 yaşlarında bildik kıyafetiyle bir Anadolu köylüsü belirdi...”
 
 
Aracımı otoparka bırakıp mağazayı açmıştım ama ben kendimde değildim. İçimi öylesine bir sıkıntı kaplamıştı ki, bir şey beni boğuyordu sanki... Kendi kendime, yola revan birisini neden kırdığımı, ya adamın bir derdi varsa, gerçekten yetişmesi gereken onu bekleyen birileri varsa, ben gecikmesine neden olmuşsam, ya da yaptığımdan dolayı bana kızıp başına bir iş gelmesine sebep olursam vb. diye iç dünyamda hesaplaşma hâlindeydim.
İçimden arabaya binip o, yaşının benden büyük olduğunu tahmin ettiğim kamyon şoförü abiyi bulup; gerçek niyetimin onu kırmak olmadığını, bir bakıma da onun da kurallara uymasını sağlamak olduğunu, özür dilemeyi öylesine arzu ediyordum ki anlatamam... İşte tam da bir insanı incitmenin bunalmışlığı ve daralmışlığıyla gözlerim dolu dolu haldeyken, "Kul daralmayınca Hızır yetişmezmiş” anını yaşadım. Mağazanın kapısında, tahminimce 70 yaşlarında bildik kıyafetiyle bir Anadolu köylüsü belirdi. Amca, iç ısıtan yüzüyle tebessüm ederek selam verdi:
“Evlat taburen var mı şurada biraz soluklanayım.”
"Tabii ki" deyip tabure verdim. Amca mağazanın dışına kapının yanına ilişti. Şöyle baktığımda aslında dinlenecek yorgun bir hâli de görünmüyordu. O sevecen yüzüyle tekrar bana bakarak;
“Bana bir bardak da su verir misin evlat" dediğinde bahar esintisi ferahlığı hissettim bir an. İkram ettiğim suyu üç yudumda içip gözümün içine bakarak, kıssalarda dinlediğimiz aksakallı erenlerden duymaya alıştığımız dualar misali, o amcamın ettiği dua içimdeki sıkıntıyı bırakın tüm kötülükleri söküp atmıştı sanki.
Anlatılır gibi değildi. Müthiş bir ferahlama hissi… Ben bu sefer de bu yaşadığımın iç huzurunun muhasebesini yaparken, amca duasının bitimiyle çoktan sokakta kaybolup gitmişti.
Ben içimde huzur ve sakinlikle o hiç tanımadığım, belki de bir daha bu dünyada hiç karşılaşmayacağım kamyoncu abiye dua eder buldum kendimi. “Cenabı Allah sevdiklerine sağ salim kavuştursun. Kaza bela göstermesin” diye.
Şimdi kırk üç yaşındayım. Bu yaşadığım gün, ömrüm kifayet ettikçe en güzel hatıralarımın başköşesinde olacak.
İnsan, yaratılmışlar içinde eşref-i mahlûkat olarak anılır. Ön yargıyla, dış görünüşüyle, konumuyla değil; Yaradan'ın daim nazarında olan, şerefli yaratılmışlığı ile muamele etmek gerekir gerçekten. Saygı, sevgi ve muhabbetle efendim...
        Abdullah Emir Tekin-Amasya
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Günümüzde yaşanmış hatıralar 25 Mart 2024 | 96 Okunma Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 140 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 67 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 89 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 118 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar