Annemin derin yaraları

“Yemek, ekmek onu çocukluğunda kendisinde derin yara açmış olan bir hatırasına götürüyor...”     Annem ile bir buçuk yıldır daha yakınız. Birbirimizi eskisinden daha çok...

“Yemek, ekmek onu çocukluğunda kendisinde derin yara açmış olan bir hatırasına götürüyor...”
 
 
Annem ile bir buçuk yıldır daha yakınız. Birbirimizi eskisinden daha çok görüyor ve tanıyoruz. Daha doğrusu ben onu daha derinden tanımaya başladım.
Bir buçuk yıl önce annemin ayağındaki terliklerin ters olduğunu görünce; yardım ve desteğe ihtiyacı olduğunu idrak ettim. Beni ona yakın ve yardımcı olmaktan alıkoyan iş yerimi hemen kapattım. Geçen her gün, her saat bana kararımın doğru olduğunu onaylatıyordu.
Gerek gözlerindeki rahatsızlık, gerekse seksen beş yılın verdiği yorgunluk annemi hayatın yeni bir safhasına aktarmıştı. Çok şükür annemin gözleri hariç bir fiziki arızası yok. Ancak, geçmiş yıllarda yaşadığı bazı olayların onun gönlünde açmış olduğu derin yaralar var ve ben bunları ilk defa duyuyordum. Annem birisiyle yaşanmış bir sorun, geçimsizlik vs. duyarsa “bir kuyu kaz at, üzerini de çiğne” der.
En büyük korkularından birisi küslük, dargınlık, geçimsizlikti. Bugün kardeşleri ve evlatları arasında bir küslük olmamasına şükrederken, çocukluğunda aile içerisinde engel olamadığı kırgınlıkların yarası ise sanki hâlâ taptaze gibi sızlıyor.
Annemin taptaze duran ve her elbise giyiminde sızlayan bir yarası da, yine çocukluğunda bir elbiseye muhtaç düşmüş komşu ve kız arkadaşının durumu... Kendi imkânlarıyla ona verdiği göyneğin (gömlek) yeterli gelmediğini, çok üşüttüğünü; devamlı öksürdüğünü ve bu sebeple çocuğunun olmadığına inanan annem “kızcağızın bir fistanı (elbisesi) olmadı. Kumaş satan filancadan bir fistanlık istedi. Nerede veren?” derken derin yarası da sızlardı.
Yemekte sofradaki zenginlik annemin devamlı şükür sebeplerindendi. Yemek, ekmek onu çocukluğunda kendisinde derin yara açmış olan bir hatırasına götürüyor.
“Nenem bizimle bazen filancaya bir ekmek gönderirdi. Biz de (……) ile el ele tutuşur vermeye giderdik. Kadıncağızın evinde çul dahi yoktu” derken o gün bir çul olmayan evin vicdanında açtığı yaranın sızısını bugün de aynen yaşıyor.
Annemin derin yaralarından birisi de komşuda yaşanan bir sıkıntı sebebiyle açıkta kalan yaşlı bir kadına kol kanat germek istemesi ancak, bu gayretinde tam başarılı olamamasıyla açılmış.
Evet, annem hayatın yeni bir safhasındadır. Bazıları buna "ikinci çocukluk" diyor. Yaşadığı duyguları saklamıyor, aynen aktarıyor. Duyguları söz ile birlikte yüz ifadelerine de yansıyor...
           Ragıp Bayraktar
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 136 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 65 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 85 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 116 Okunma Dedem ve anneannem 01 Ocak 2024 | 113 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar