"Doğum bu, hiç belli olmaz!.."

 “Oldukça zor bir durumdu. Bize söylenene göre, daha doğuma bir ay olması gerekirdi...”   Uzun yıllar önceydi… Yine böyle bir haziran başları olmalıydı. Eşim küçük oğlumuza...

 “Oldukça zor bir durumdu. Bize söylenene göre, daha doğuma bir ay olması gerekirdi...”
 
Uzun yıllar önceydi… Yine böyle bir haziran başları olmalıydı. Eşim küçük oğlumuza hamileydi. Doğum için, rahmetli kayınpederimle kayınvalidem de İsveç'e yanımıza gelmişlerdi.
Bir gün sahilde gezinti yapıyorduk. Orada, Finlandiya'ya gitmekte olan lüks gemileri gördük. İçimden bir an “ah şu gemide ben de olsaydım” diye geçirdim… Babama Finlandiya'yı görmek isteyip istemediğini sordum. O da, şaka yaptığımızı sanıp "Olur!" demesin mi?
Biz işi ciddiye aldık. Eve gidip birkaç eşya alıp yola koyulduk. Gemi Kargarden'de binlerce adanın arasından süzülerek yoluna devam ediyor, biz de gemide eğlenceli bir şekilde bir gün geçiriyorduk. Akşam geç saatlerde Turku denilen yere vardık.  Oğlum Özgür, eşim ve ben otelin bir katında, babam ve annem üst katta kalıyorlardı. Birden eşimde doğum sancısına benzer ağrılar başladı. Bu; istenmedik ve beklenmedik, oldukça zor bir durumdu. Bize söylenene göre, daha doğuma bir ay olması gerekirdi. Ama: "Doğum bu, hiç belli olmaz" diyorduk.
İsveç yasalarına göre, hamileyken raporlu bir bayanın, doktor izni olmadan, değil ülke dışına çıkması, kenti terk etmesi bile yasaktı. Biz, yolculuk telâşıyla bu yasayı filan unutmuş, biraz da önemsememiştik.
Eğer doğum Finlandiya'da olursa, yapılan yasa dışı gezi ortaya çıkacak, ayrıca, bütün doğum masraflarını ödemek zorunda kalacaktık. Eşimin ilk doğumu, neredeyse on iki saate varan bir sürede gerçekleşmişti. Belki de, Stockholm'e uçak bulabilirsek durumu kurtarabilirdik. Fakat gece o saatte İsveç'e uçak olmadığını, bir gün sonrasına geç saatte uçak olduğunu telefonla öğrendik. Biz de bir gün sonra erken saatlerde kalkan ve hızlı giden bir gemiyle İsveç'e dönmeye karar verdik.
Gece geç saatlerde, gemi acentesinde yetkili memura, gemide kadın doğum uzmanı olup olmadığını sordum. Bilmediğini ama bulunma ihtimali olduğunu, hiç olmazsa başka doktorların bulunmasının kesin olduğunu söyledi.
Ben tatmin olmadım. İlgili memur benim paniğimi yatıştırmaya çalışıyordu. "Hiç merak etmeyin, gemide yetenekli bir hemşire var" dedi...
Ben son bir soru sorarak otele, eşimin yanına dönmeye karar verdim. "Ya ameliyatı gerektiren bir durum olursa, ne yaparsınız?" dedim. "Hiç merak etmeyiniz, eşinizi bir helikopterle gemiden alıp en yakın hastaneye yetiştirmek bize verilen bir sorumluluktur ve bu iş bizim için bir sorun değildir" dedi...
            Prof. Dr. Osman N. Yıldırım-Antalya
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Günümüzde yaşanmış hatıralar 25 Mart 2024 | 96 Okunma Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 140 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 67 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 89 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 118 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar