“Merhaba dünya; yeniden...”

 “Derhal ameliyata alınıyorum. Bu sırada yaşanan bütün olumsuzluklar beni sevindiriyor!..”     Yeryüzünde var olan tüm canlılar; herkes beni oyalamak, konuşturmak ellerimi kıpırdatmak bir...

 “Derhal ameliyata alınıyorum. Bu sırada yaşanan bütün olumsuzluklar beni sevindiriyor!..”
 
 
Yeryüzünde var olan tüm canlılar; herkes beni oyalamak, konuşturmak ellerimi kıpırdatmak bir şeyler yaptırmakla meşgul.
Düşünceler hücum ediyor beynime… Bir simitçinin tek amacı bana simitlerinin taze olduğunu söylemek. Uçan kuş bana kuşların uçabileceğini, düşen kuş bana kuşların da düşebileceğini söylemekle sorumlu… Bütün dünya seferber olmuş, tek seyirci olan ben ve onlar bana maharetlerini sergiliyor. Rolünü iyi yapamayan ise yok…
Derken hastane… Bana bir ölü gösteriniz ki “Ben şöyle öldüm. Ölürken başıma şöyle hâller geldi” desin. Ama ben şu an ölüyorum işte… Başımın müthiş derecede ağrıması ve dönmesi ve kan istifra etmem gösteriyor ki vakit tamam. Eh bize verilen vade bu kadarmış. Ölümü bu kadar sade bir hâlde karşılamam beni şaşırtıyor. Ayaklarımın üşüdüğünü, hatta hissedemediğini hatırlıyorum.
Yeryüzünde yaşamış, bir mekân işgal etmiş tüm mahlûkatın, merkezi meçhul bir noktadan kontrol edilen bir lazer makinesinin ışığı olduğunu tahayyül ediyorum.
Göz kapaklarımı binbir güçlükle kaldırıyorum. Dünya ile irtibatımı sağlayan ses ve görüntü dalgaları parazitli… Bakışlarımı dahi bir noktada tutamayacak kadar takatsizim. Bağırışlar, haykırışlar, sitemler… İnsanlar hayal meyal gözlerimin önünde…
Sedyedeyim… Beni taşıyan, belki de hasta bakıcı:
“Uyuma ölürsün!” diyor…
Allah’a emanetim… Derhal ameliyata alınıyorum. Bu sırada yaşanan bütün olumsuzluklar bende sevinç doğuruyor. Bu ne tezat psikolojisi anlatamam… Sanki benim için koşuşturanlar, beceriksizleştikçe ben mutlu oluyorum… Anlatılamayan korkunç bir duygu…
Şuurum bir gidip bir geliyor… Ameliyata giren doktor “çok riskli” olduğunu söylüyor…
Dua… Kulun yaratıcısına acizliğini bildirmek için söylediği mahcup bir sığınma… Bütün bildiğim dua ve sureleri içimden mırıldanıyorum. Hayret hepsi hafızamda… Hayret! Şuurum açık… Şehadetler, salevatlar derken sol koluma vurulan narkoz iğnesi…
Kendime geldiğimde aklıma ilk takılan soru:
“Yaşıyor muyum?”
Dışarıdan bakıldığında pek bir şey ifade etmiyor ama hissedilince veya vehme kapılınca insanın aklını yerden yere vuran dehşet sual…
Anadan yeni doğmuş bir bebek gibi ameliyathaneden çıkıp yoğun bakıma geldiğimde, yorgun beynim allak bullaktı… Geldik çattık gene yalana, “merhaba dünya” dedim.
“Merhaba hayat… Her nerede isen...”
          M. Coşkun-Ankara
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Günümüzde yaşanmış hatıralar 25 Mart 2024 | 96 Okunma Köyde market tavuğu mu? 05 Ocak 2024 | 140 Okunma İlle vatan ille vatan 04 Ocak 2024 | 67 Okunma "Köylüme selam söyle" 03 Ocak 2024 | 91 Okunma İlaç gibi sohbet 02 Ocak 2024 | 119 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar