"Onun ekmeğini yiyorsunuz"
“Bu çok büyük bir kimse. O bu dünya insanı değil. Neye kavuşmuşsanız bunun sayesindedir..." Ben Anadolu’nun bağrında hayat sürmüş bir ailenin çocuğuyum. Babamın ömrü, çilelerle...
“Bu çok büyük bir kimse. O bu dünya insanı değil. Neye kavuşmuşsanız bunun sayesindedir..."
Ben Anadolu’nun bağrında hayat sürmüş bir ailenin çocuğuyum. Babamın ömrü, çilelerle geçmiş, yoksulluğun potasında yoğrulmuş. Gün gelmiş aç yatmış, gün gelmiş kuru ekmek soğan yemiş. Ne var ki hiçbir zaman hâlinden şikâyet etmemiş, hayata hep iyi gözlerle bakmış.
Alnında hayatın yorgun çilelerin izleri açıkça görülürdü. Babam hiçbir zaman lüzumsuz konuşmaz, yerine göre konuşurdu. Bilâistisna (istisnasız) herkes kendisini çok severdi. O da kimin bir sıkıntısı olsa ona koşar, elindeki bir lokmayı da gerektiğinde ona verir, onların derdiyle dertlenirdi. Bundan büyük bir zevk alırdı.