Şaka mıydı gerçek miydi?
“Kime verdi, nereye sakladı? Yoksa bir başkasının üzerine mi yaptırdı, bizi mi kandırdı belli değil!..” Çığlıklarımıza komşu evlerden de duyanlar koşmuştu. Ne oldu anlayamadık bile....
“Kime verdi, nereye sakladı? Yoksa bir başkasının üzerine mi yaptırdı, bizi mi kandırdı belli değil!..”
Çığlıklarımıza komşu evlerden de duyanlar koşmuştu. Ne oldu anlayamadık bile. Birkaç dakika içinde gözümüzün önünde ruhunu teslim etti. Kalp krizi geçirmişti…
Allah kimsenin başına vermesin, dünyamız karardı. Feryat figan kapladı evi. Konu komşu evimize üşüştü… Ama herkes şaşkın, herkes üzgün, herkes şokta… Bir anda kaşla göz arasında gitti koca adam…
Cenaze evinde durum nasıl olur? İşte öyle… Konu komşuya haber verdik. Eş dost geldiler birer birer… Kimi teselli etmeye çalışıyor kimi bizimle ağlıyor… Herkesin morali bozuk, herkes kederli… Ertesi gün resmî işlemler yapılıp ölüm kâğıdı çıkartılırken, bir yandan da mezarı hazırlandı…
Sanki mahsustan, şaka yapılıyormuş gibi eller üstünde alıp gittiler evden… Öldüğüne inanamadık… Fakat işte köyümüzün kabristanına götürülüyordu…
Definden sonra çocuklarla bir araya geldik. Ölüm hak miras helal değil miydi? Bu her şeyini bizden saklayan adamın, malı mülkü ne kadardı? Neredeydi? Konuşmaya başladık merakla.
Elinde nakdi vardı ama nereye saklardı, hangi bankaya yatırırdı bilmiyoruz. 1956’da daire aldı dediğine göre nerede olabilirdi, bilmiyoruz…
Cenazenin ardından, oturup kara kara bunları da düşünmeye başladık. Ne evde bir tapusu var ne bir evrak!.. Ceplerine, çantasına nerelere bakmıyoruz. Yok… (O yıllarda tapuya gitmek ile sonuç alınır mıydı gittiler mi orasını bilmiyorum.) Hiçbir yerde tapuyla ilgili bir şey yok… Peki para cüzdanı? O da yok… Kime verdi? Nereye sakladı? Yoksa bir başkasının üzerine mi yaptırdı, bizi mi kandırdı belli değil…