Sular çekilirken eskisi gibi yüzmek

SADECE son birkaç ay değil, son 5 yıldır döviz kuru artışı gerçekten de “dış güçlerin işi”. Dış güçler kimler mi? En başta hikayemize inanıp bunu “satın alan”...

SADECE son birkaç ay değil, son 5 yıldır döviz kuru artışı gerçekten de “dış güçlerin işi”. Dış güçler kimler mi? En başta hikayemize inanıp bunu “satın alan”, devasa bir sermayeyi ülkemize getiren “dış güçler”; başka ülkelerin tasarrufçuları, kurumsal yatırımcıları, parayı ucuz ve bollaştıran merkez bankaları şimdi geri çekiyorlar. Gelirlerken “pembe”, giderlerken “gri” ton bu yüzden.

Warren Buffett’ın 2002’de söylediği ve bugünlerde çokça paylaşılan lafı şu; “sular çekildiğinde kimin çıplak yüzdüğü anlaşılır”.

Bugünü anlamak için son 20 yılın hikayesine göz atmak gerekir.

Türkiye, Şubat 2001’de patlak veren krizle birlikte dalgalı kur rejimine geçti; Merkez Bankası döviz kurunun belli bir yerde olmasını savunmayacaktı artık. Krizi takiben IMF anlaşması ile mali yardım ve reformlar, yeni ve tek parti iktidarı, AB üyeliği için müzakere tarihi alınması derken Türkiye’ye sermaye akışı başladı. Öyle ki 2008’e kadar hem cari açığı büyüten hem de açığı aşan bir sermaye girişi yaşandı. 2002-2008 arası dönem döviz kurunun neredeyse düz bir çizgide küçük bant içinde kaldığı bir dönem oldu. 2008-2009 küresel kriz dalgalanması geride kaldıktan sonra, Nisan 2009-Mayıs 2013 arası dönem de aynı şekilde düz bir çizgide küçük dalgalanmalarla gidilen bir dönem oldu. Yine bu dönemde de devasa sermaye girişleri oldu.

PARASAL REHAVET

Gelişmiş ülkelerde derin durgunluğuna çare olsun diye basılan bol ve ucuz dövizler, gelişen ülkelere aktı ve geleceğe borç yazan “sahte cennetler” yarattı. Politikacılar seçim üstüne seçim kazandı. Bol ve ucuz döviz girişi, hem Türkiye’nin büyüme kapasitesinin üzerinde daha fazla cari açık vermesine kapı açtı, hem de kurun bu dengesizliğe karşın “aynı yerde kalacağı” yanılsamasına.

Bol ve ucuz devasa sermaye girişleri, gelişen ülkelerdeki siyasetçilerde “ne politik hata yapsak da ekonomiye etkisi ya olmuyor ya da çok sınırlı” rehaveti yarattı. Aynı politik söylemlerin sermaye girişlerinin azaldığı, “suların çekilmeye başladığı” dönemde tekrarlanması artık aynı tepki ile karşılanmıyor; sert piyasa tepkileri görülüyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kur, piyasa ve merkez bankası bağımsızlığı 13 Temmuz 2018 | 698 Okunma Bütçe hakkı yetim kalmasın 10 Temmuz 2018 | 312 Okunma Yolları çatallanan bahçe 06 Temmuz 2018 | 342 Okunma Seçim bitti geçim sınavı başlıyor 03 Temmuz 2018 | 279 Okunma Küresel yokuşta pahalı bir bedel 29 Haziran 2018 | 337 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar