Enflasyon rakamlarının farklılaştırdığı beklentiler

Bu hafta açıklanan Haziran ayı enflasyon rakamları, iyimser olmaya çalışan ve beklentileri yönlendirmeye çabalayarak günü kurtarmayı zorlayanların tüm ezberlerini bozdu. Ortaya çıkan veriler, gerek fiyat...

Bu hafta açıklanan Haziran ayı enflasyon rakamları, iyimser olmaya çalışan ve beklentileri yönlendirmeye çabalayarak günü kurtarmayı zorlayanların tüm ezberlerini bozdu. Ortaya çıkan veriler, gerek fiyat istikrarı ve gerek ise finansal istikrarı korumanın çok zorlaştığı yönündeki endişeleri güçlendirdi. Ekonomimize ilişkin kırılganlık algısının, varsayılandan çok daha yüksek olduğu gerçeğini açığa çıkardı. Makroekonomik görünüme ilişkin yılsonu beklentileri, açıklama öncesine göre çok belirgin şekilde olumsuzlaştı.

Tüketici Fiyatlarındaki aylık artış yüzde 2,61 düzeyinde gerçekleşerek, nerede ise beklenti ortalamasının iki katı seviyesine ulaşmış; bu senenin ilk yarısındaki sıçrayış yüzde 9,17 olurken yıllık rakam yüzde 15,39 oranına tırmanmış. Yurtiçi Üretici Fiyatları ise yüzde 3,03 artarak, maliyet kökenli enflasyon baskılarının çok yüksek olmaya devam ettiğine işaret etmiş; altı aylık ve yıllık artışlar, sırası ile yüzde 15,52 ve yüzde 23.71 düzeylerinde olmuş.

Tüketici Fiyatları içinde önemli bir alt grup olan Gıda ve Alkolsüz İçeceklerdeki fiyat artışı ise, iyimser masal üretme meraklılarının pusulasını bozmuş! Mevsimlik olarak arz artışı nedeniyle fiyatların gerilemesi gereken bir dönemde, bu gruptaki Haziran ayı fiyat artışları yüzde 5,98 seviyesine ulaşmış. Bir dizi olumsuzluğun kesişmesi, geleceğe yönelik beklentilerin bozulması ve kırılganlık algısının güçlenmesinde etkili olmuş. Ramazan ayına has eğilimler, seçim ekonomisine yönelik savurganlıklar, küresel ölçekte başta enerji olmak üzere emtia fiyatlarının yukarı yönde hareketlenmesi, Türk Lirasındaki değer kayıpları ve Tarımsal sorunlardaki ağırlaşmaya bağlı arz daralmaları ortaya çıkan olumsuzluğa katkılar yapmış.

Döviz kurlarının enflasyon üzerindeki etkisi olması gerekenin üzerine çıktı

Türk Lirasındaki değer kayıplarının geri alınacağı varsayımına dayalı fiyatlama davranışları tümü ile farklılaşmış; kur artışlarının enflasyona etkisinin yüzde 15 ile sınırlı kalma dönemi mazi olmuş ve tüm fiyatlama yaklaşımları değişmiş ve daha gerçekçi olmaya başlamış. Bu durum ülkemiz gerçeğine aykırı grup ağırlıklarının, yan tesir üretmesine sebep olmuş; döviz kurlarının enflasyon üzerindeki etkisi olması gerekenin üzerine çıkmaya başlamış. Cari açığı büyütmek pahasına ithalatı artırarak fiyat istikrarının bozulmasını engellemeye çalışmak, artık işe yaramaz olmuş; yan tesirlerin olumsuzluğu umulan faydayı aşar hale gelmiş.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 286 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 276 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 672 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 271 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 422 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar