Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı

Küresel ölçekte finansal piyasalardaki ve ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı konusundaki gelişmelere, çok kısa vadeli bir açıdan bakarak olumlu değerlendirmeler yapıldığına tanık oluyoruz. Bu...

Küresel ölçekte finansal piyasalardaki ve ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı konusundaki gelişmelere, çok kısa vadeli bir açıdan bakarak olumlu değerlendirmeler yapıldığına tanık oluyoruz. Bu türden yaklaşımlar beklentilerdeki olumsuzlaşma ve riskten kaçınma eğilimlerini, çok kısa vade için durdurmak için yapılıyor olabilir! Günü kurtarmak pahasına ortaya çıkan bu türden zorlamalar, orta vadede yaşanması olası sıkıntıları gündemden düşürerek belirsizliğin azalmasına katkı yapmaz.

ABD Hazinesinin ihraç ettiği on yıl vadeli devlet tahvillerinin getirisi, son iki hafta içinde yüzde 2.80’li seviyelerden yüzde 3.00 düzeyine yükseldi. Bu eğilimi, azalan belirsizlik nedeniyle güvenli liman arayışının zayıfladığı gerekçesi ile açıklamaya çalışanlar olabilir; fakat böylesi bir gerekçe gerçeği yansıtmıyor. Söz konusu gelişme, ABD para otoritesinin önümüzdeki hafta yapacağı toplantıda dolar faizlerini bir çeyrek puan daha yükseltecek olmasından kaynaklanıyor. Riskten kaçınma ve güvenli limana park etme tercihinin, hala güçlü ve belirleyici olduğunu dikkate almak gerekiyor.

Çin ve ABD arasında tansiyon düşmüyor

ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı konusundaki bazı gelişmeler ise gerginliğin azaldığı anlamına gelmiyor! Piyasaların aksi yöndeki algıları belirleyici kılmak için çaba harcaması, çok kısa vadeden öteye işe yaramayacak gibi görünüyor. ABD’nin Çin’den yaptığı 200 milyar dolarlık ithalata uygulayacağı ek vergi oranını yılsonuna kadar yüzde 25 yerine yüzde 10 olarak uygulama kararı, bir çeşit geri adım imiş gibi pazarlanıyor. Çin’in misillemeye devam etme ve konuyu Dünya Ticaret Örgütüne taşıma kararlılığında her hangi bir değişiklik gözlenmiyor; Çin Yönetimi, gerginliği başlatanın kabul edilebilir şekilde geri adım atmasını gerginliğin azalması için ön şart olarak görmeye devam ediyor.

Söz konusu ülkeler arasındaki karşılıklı hamleleri değerlendirirken, mutlak rakamlardan çok toplam ithalat içindeki paylarına bakmak daha yararlı olabilir. ABD ilk hamlede ithalatının yüzde 9’luk kısmına ve ikincisinde ise yüzde 34 düzeyindeki diğer bir bölümüne ek vergi uygulaması getirdi; mesafe kat edilememesi durumunda geri kalanına da benzer uygulamanın yapılacağı ve ek vergi oranlarının artırılabileceği tehdidinde ısrarlı olmaya devam etti. Çin ise, ABD’den yaptığı ithalatın önce yüzde 12 ve daha sonra yüzde 44’lük kısımlarına eşdeğer oranlarda vergi uygulayacağı, konuyu Ticaret Örgütüne taşıyacağını açıklamıştı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 284 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 276 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 672 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 271 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 422 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar