Kur riskimiz, neden profesyonelce yönetilemiyor!

Nisan ayı başından bu yana Türk Lirası'nın değerinde ve fiyat oynaklığında yaşanan dalgalanmalar, geleceğe yönelik beklentileri biraz daha olumsuzlaştırmış gibi görünüyor. Daha önce...

Nisan ayı başından bu yana Türk Lirası'nın değerinde ve fiyat oynaklığında yaşanan dalgalanmalar, geleceğe yönelik beklentileri biraz daha olumsuzlaştırmış gibi görünüyor. Daha önce alınmış risklerin yönetimindeki açmazlar ile olası yan tesirleri, küresel koşullardaki bozulma, bulunduğumuz coğrafyaya ilişkin jeopolitik risk algılarının farklılaşması veya ekonomik kırılganlığı dikkate almayan politika uygulamaları gibi bir dizi faktör bu sonuçta etkili oluyor.

Bu durumun ekonomik yapımızdaki çarpıklıklarla ilgili olduğunu ve kesinlikle sürdürülebilir olmadığını hesaba katmak gerekiyor. Kaynak bolluğu dönemindeki hesapsızlıkların, geleceğimize ve ekonomik bağımsızlığımıza ipotek koyduğu net bir şekilde açığa çıkıyor. Büyüme ile cari açık arasındaki ilişki, olumlu düşünmeye izin vermiyor.

Kur riski GSYH'nin yüzde 50’sini aştı

Para otoritemiz tarafından derlenerek hesaplanan Uluslararası Yatırım Pozisyonu, güncellenmiş piyasa fiyatlarına göre yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerini detaylı olarak sunuyor. Şubat ayı sonu itibarı ile net açığın 468,7 milyar dolar düzeyine çıktığı gözleniyor; söz konusu açık 2017 yılı sonunda 454,5 milyar dolar düzeyinde imiş. Bu rakam, Türk Lirası cinsinden yerli ve yabancıları taşıdığı toplam kur riskinin büyüklüğünü temsil ediyor. Son açıklanan verinin, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 50’sini aştığı ve en önemli kırılganlık sebebi olmaya devam ettiği gözleniyor.

Türkiye Ekonomisi büyüdükçe, cari açık da büyüyor ve dış finansman ihtiyacını artırıyor; eşanlı olarak net Uluslararası Yatırım Pozisyonu açığı da büyüyor. Türk Lirası açık pozisyon taşıma isteği arttığında, döviz kuru ile faizler geriliyor ve beklentiler daha olumlu hale geliyor; bu riski taşıma isteği azaldığında ise, döviz kurları ile faizler yükseliyor ve beklentiler seri bir şekilde olumsuzlaşıyor. Bu ilişkiler döviz kurları, beklentiler ve fiyat oynaklıklarındaki dalgalanmaların arka planını oluşturuyor.

Toplam yatırım pozisyonu açığının 221 milyar dolarlık kısmı finans dışı iş dünyası tarafından taşınıyor. Geriye kalan 247 miyar dolarlık kısım ise finansal yapımız, kamu kesimi ve yabancı yatırımcılar arasında dağılıyor. Mevcut koşullarda hiçbir kesim söz konusu risklerini artırmak istemiyor; hatta fırsat buldukça azaltmaya çalışıyor. Döviz piyasalarımızın sığlığı ile taşınan toplam riskin hacmi arasındaki devasa uyumsuzluk, bu riskin profesyonelce yönetilebilmesini olanaksızlaştırıyor. Günü kurtarmak adına çözüm, döviz kurlarının yükselmesini önlemekte aranıyor; bunu mümkün kılan koşulların olumsuz yönde değişmesi ise gelişmelerin kontrol dışına çıkmasına ve sert sarsıntılar yaşanmasına sebep olabiliyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 286 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 276 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 673 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 271 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 422 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar