Sunrooflu tesettür: Modernizmin ışıltılı tuzagında kaybolan idealler
Eskiden başörtüsü bir duruştu. Bir aidiyetti. Tesettür; dışı örtmenin ötesinde içi koruma gayretiydi. Şimdi ise cam tavanı açık otomobillerin içinde, güneşe yüzünü dönen ama...
Eskiden başörtüsü bir duruştu. Bir aidiyetti. Tesettür; dışı örtmenin ötesinde içi koruma gayretiydi. Şimdi ise cam tavanı açık otomobillerin içinde, güneşe yüzünü dönen ama özünü yitirmiş bir kimlik hali aldı. Güneş yanığı alın çizgilerine, “sunroof’lu tesettür” diyoruz artık.
Modernizmin çekici vitrinine kapılan genç muhafazakâr kadınlar, “hem bu dünyadan geri kalmayayım hem öte dünyaya da yatırımım olsun” ikileminin tam ortasında bir estetik çatışmanın içine savruluyor. Ayetle değil, algoritmayla yönünü bulmaya çalışıyor. Moda ikonlarının başını örtmüş versiyonlarına dönüşen “influencer” profilinin kimliğe giydirdiği şey ne İslami ne seküler; tam manasıyla kitsch bir gösteri hali.
Marka çantasıyla alınan tesettür, kartel medyasına sızmış modern muhafazakâr modacılardan el alıyor. Kimlik, stilize ediliyor; inanç, içi boşaltılmış bir ambalaj haline getiriliyor. Oysa tesettür yalnızca bir şalın iğnesiyle tutturulmaz, ahlakla sabitlenir.
Bu yozlaşmanın başlangıç vuruşu AVM önlerinde yapıldı.
Kısa paltolar, bilekte pantolonlar, üstten açık başörtüler, altına topuklu ayakkabılar, dantelli kroplarla verilen pozlar...
Hepsi “ben hem kapalıyım hem modernim” demenin başka bir yolu. Ama bu ikilikte samimiyet yok, içi boş bir benlik arzusu var.