Şah damarına dokunanlar
Türkiye siyasal haritası artık sağ-sol, laik-dindar, Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye ayrışmıyor.Türkiye siyasal haritası artık milli ve gayrı millî olarak ayrışıyor.Son dönemde yapılan tüm...
Türkiye siyasal haritası artık sağ-sol, laik-dindar, Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye ayrışmıyor.
Türkiye siyasal haritası artık milli ve gayrı millî olarak ayrışıyor.
Son dönemde yapılan tüm operasyonlar bunun en net göstergesi.
Çünkü bu kez hedef, iktidar ya da muhalefet değil; devletin omurgasıydı.
Bu hükümetin dışındaki bir güçlü yapıdan bahsetmek gerekiyor artık.
Ve o gücü görmek, hissetmek, anlamak çok önemlidir.
Kimi buna “derin devlet” der, ben ise Türkiye’nin şah damarı diyorum.
Uzun yıllar boyunca damarlarımıza sızmış, kurumlarımızı kuşatmış, devleti içeriden kemiren bir masonik yapı vardı.
İlk defa o yapıya operasyon çekildi.
İlk defa “dokunulmaz” denilenlere dokunuldu.
Ve ilk defa Türk derin devleti gücünü hissettirdi.
Bu operasyon sadece bir adli süreç değil, bir devlet refleksiydi.
Türkiye Cumhuriyeti, kendi içindeki yabancı uzantılara “buradayım” dedi.
Fakat dikkat edin — sağ medyada bu konu gündem bile olmadı.
Oysa yer yerinden oynamalıydı.
Oysa Türk devletinin kudreti manşet manşet okunmalıydı!
Demek ki hâlâ bazı kalemler, bazı ekranlar korkuyor.
Demek ki hâlâ bazı çevreler “devletin damarına” dokunulmasından rahatsız.
Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
Çünkü bu devletin damarında milli kan dolaşıyor.