Noel Baba tutuklandı

“Noel Baba hiçbir yılbaşında bizim eve uğramaz. ‘Dağ yürümezse aptal yürür’ derler. O bizim eve gelmezse, ben onun evine giderim. Posta idaremizin çıkardığı Noel Baba pullarının...

“Noel Baba hiçbir yılbaşında bizim eve uğramaz. ‘Dağ yürümezse aptal yürür’ derler. O bizim eve gelmezse, ben onun evine giderim. 
Posta idaremizin çıkardığı Noel Baba pullarının üstündeki resme baka baka, Noel Baba’nın evini buldum. Kendimi tanıtınca Noel Baba, 
- Ben de biraz sonra çocukların hediyelerini dağıtmaya çıkacaktım; iyi ki geldin, dedi.
Elimden tuttu. Bulutların üzerinde uçmaya başladık. Bir apartmanın damına konduk. Tam bacanın yanına gelince karaltılar gördük. 
Noel Baba, 
- Buraya giremeyiz, dedi, ahlak zabıtası bizden önce davranmış. Randevu evini basacaklar. Aşağıda uygunsuz vaziyette çiftler var. 
Başka bir apartmanın çatısına konduk. Noel Baba, 
- Hay aksi şeytan!.. diye söylendi. 
- Ne var? 
- Baksana... İkinci şube memurlarına. Bacadan girip içerdeki kumarbazları yakalayacaklar. 
Üçüncü apartmanın tam bacasından girerken içerden bir feryat yükseldi: 
- Poliiis, poliiis!.. 
- Bir adam karısı ile baldızını doğramış, şimdi de kaynatasını kesiyor, dedi. 
Bu kez ne olursa olsun bir evin bacasından girecektik. Noel Baba,
- Kısmet değil, dedi, buradan da hırsızlar, bizden önce gidiyorlar. Görürlerse elimizdekilerini de alırlar. 
Noel Baba çok kızmıştı. Damların üzerinden caddeye inmiştik. O, hiddetle konuşuyordu: 
- Bu ne rezalet, bu ne kepazelik! Evlerin bacaları kapılarından çok işliyor. Güven yok mu? Demokrasi nerede? Hani ya hürriyet?... 
Noel Baba kızdıkça kızmış, gittikçe bağırıyordu:
- Anayasanın değiştirilmesini isteriz! Yargıç güvenliği isteriz! Üniversite özerkliği isteriz! Halis süt isteriz! 
Bu sırada iki adam Noel Baba’nın koluna girdi, bir tanesi sordu: 
- Hangi partidensin?
- Hiçbir partiden değilim. 
- Hımm!.. Anlaşıldı. Biraz bizimle gelin bakalım... 
Noel Baba yavaşça kulağıma eğildi, fısıldadı:
- Sen bu çuvalları al, dağıt!.. Benim ne zaman döneceğim pek belli olmaz!.. 
Noel Baba’yı sivil polisler götürüyorlardı.”

***

Aziz Nesin, kısaltarak aktardığım bu küçük hikâyeyi 1950’li yıllarda yazdı. Onun “Damda Deli Var” (1956) adlı kitabında, aynı başlıkla yer alan bir hikâye bu.
İçerisinde bugünümüze uzak olmayan bazı kesitleri taptaze taşısa da ona bu köşede yer verme nedenim başka. 
Hikâye kaleme alındığı dönemde onu okumuş olanlar, hiç kuşkusuz kendilerini mizahın neşeli, keyifli kollarına bırakmaya hazırlanmışlardır. Ama şimdi siz, eminim yukarıdaki başlığı gördüğünüzde hiç de öyle mizahi bir beklentiyle karşılamadınız yazıyı!.. 
Çünkü şu an içinde yaşadığımız Türkiye çok farklı. 
Bir simge olarak “Noel Baba”nın bile hayatımızın içinde kendine yer bulmakta, rahat nefes alıp vermekte zorlandığı bir ülkede yaşıyoruz. 
80 milyonluk çok kültürlü, çok kimlikli, çok sesli bir toplumun, dinbaz bir akıl tutulması eşliğinde tek tip olmaya adeta deli gömleği giydirilircesine zorlandığı, dehşet verici bir politik iklim mevcut.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.891 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.534 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.671 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 154 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.554 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar