Karantinanın ortasına bam diye düştüm!

Bir süredir Dubai’deydim, döndüm. Ama ne dönüş... İkinci dalga başlamadan gitmiştim; karantinanın tam ortasına bam diye düştüm! Oradan fotolar paylaştığımda herkes yazdı, sordu tabii; “Orada...

Bir süredir Dubai’deydim, döndüm. Ama ne dönüş... İkinci dalga başlamadan gitmiştim; karantinanın tam ortasına bam diye düştüm! Oradan fotolar paylaştığımda herkes yazdı, sordu tabii; “Orada Covid yok mu, oh ne rahatsınız öyle” diyenler, iğneleyenler... Buradan toplu yanıt vermiş olayım; dünyada Covid’siz yer olmadığına göre Dubai’de de var elbet. Var ama kontrol altında, sayılar korkutucu değil! Kapalı yerlerde maske takmak zorunlu. Restoranlara / plajlara girerken de şart ama AVM’ler hariç içerilerde maskeler fora! Bizdeki gibi de değil; herkes sarılıyor, öpüşüyor, sosyalleşiyor. Yani sosyal mesafe göstermelik.

Üstelik barlar, eğlence yerleri belli saate kadar açık. Ama işte, vahim bir tablo yok bizdeki gibi. Öte yandan Dubai’nin en iyi zamanı, kavuran sıcaklar yok. Bu yüzden turist bol, oteller full. Epey Türk işadamı da bu ara Dubai’de, haberleri yayılıyor. Hem mevsim avantajı, hem dünyanın her yeri kapalı malum! İşadamları gibi özel uçağınız yoksa Türkiye’den gitmek bu ara biraz zor. Aktarmalı uçmak zorundasınız. Ama aralık sonunda Dubai-Türkiye direkt uçuşları yeniden başlıyormuş.

Ben Kahire aktarmalı uçtum, epey eziyetliydi... O kadar çok arkadaşım uçuşlarda Covid kaptı ki, korktum açıkçası. Neyse ki Emirates, ardından da Egypt Air uçuşlarında o kadar az insan vardı ki, rahatladım. Peki, 1.5 ay sonra ikinci bir karantinanın ortasına düşmek nasıldı? O da aşağıdaki yazıda…

Öyle bir zamanda ayrılmışım ki İstanbul’dan; ince bir jean montla indim İstanbul Havalimanı’na; gece yarısıydı. Millet bereli, mantolu falan. Donmayı beklerken, şahane bir aralık havası karşıladı beni. Evde de yanan kaloriferler! Sıcacık bir eve girmek iyi geldi, özlemişim kış kokusunu. Birkaç gün sonra iş güç sebebiyle Bebek’e gitmek zorunda kalınca tabii, idrak ettim karantina gerçeğini..

İstanbul’un ruhu kaçmış, enerjisi bitmiş ya resmen! Boş bulunup ‘Randevuma vakit var, oturup bir kahve içerim’ dedim (insan unutuyor ya da kabullenemiyor) ama oturacak yer bulamadım. Semtteki bütün mekanlar açık ama oturmak yasak! Bebek Parkı’na doğru yürüdüm; kahvesini sandviçini alan banklara yayılmış, orada sosyalleşiyor. Sonra Zorlu AVM’ye gittim, kapıda HES kodu sordular. Tuhaf geldi.

İnsanlar zaten hızlı hızlı alışverişini yapıp çıkıyor. Çünkü yeme içme katı terkedilmiş gibi. Oturup dinleneceğin tek bir yer bile yok. Alacakaranlık kuşağı gibiydi. Sinirim bozuldu, eve döndüm. Dahası yan sitedeki arkadaşım bile kahveye gelmeye korkuyor; “Uçaktan indin, en azından iki hafta geçse mi?” diyor. Haklı mı? Haklı. Demem o ki, seyahat seyahat diye tutturmayın, bunun bir de dönüşü var; dönünce adaptasyon zorluğu, hepten sıyırma ihtimali var. Oturun oturduğunuz yerde!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Putin 'Beni niye sevmedin' diyen toksik sevgili gibi... 27 Şubat 2022 | 89 Okunma Namuslu görünmek kimlere kaldı? 20 Şubat 2022 | 150 Okunma 2. Yeditepe Bienali tarihi mahzende 17 Şubat 2022 | 147 Okunma Türkiye'nin en büyük buz pateni pisti açıldı 13 Şubat 2022 | 170 Okunma Hikikomori salgını var, cümleten geçmiş olsun... 10 Şubat 2022 | 135 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar