Gezi ruhunun zaferi
GEZİ protestosu başladığında, üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi duran bilinçlerimiz ilk kez canlılık hissetti. Atatürk’ün yarattığı istisnai özelliklere sahip olan...
GEZİ protestosu başladığında, üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi duran bilinçlerimiz ilk kez canlılık hissetti. Atatürk’ün yarattığı istisnai özelliklere sahip olan Cumhuriyet’imiz, kendisini sıradanlaştırıp Ortadoğu’daki ülkelere benzetebilecek bir iklimin içindeydi. Vasat bir grilik ortalığı sarmış; bireyleşme, özgürleşme bunlardan korkanlarca neredeyse ayıp sayılır hale getirilmişti. Biat kültürüyle yetişen çoğunluklar toplumda teslim olmuş, bir kara deliğin içinde gidiyordu. Bizleri bekleyen tehlikeyi görenler de çaresiz biçimde beklemekten başka bir şey yapamıyorlardı.
Toplumun her kesiminden gelerek Gezi Parkı’na çıkan o cesur genç insanlar; biricik özellikleri, istisnai durumları öldürülerek teslim alınmak istenen bu ülkeye“Yeter artık” denilebileceğini gösterdiler. Bunu ağır bedeller ödeyerek yaptılar.
Biat edenler, Gezi’deki gençleri “yenildi” ilan ettiler, ama bunun doğru olmadığı, aslında orada büyük bir zafer yaşandığı önceki gün yapılan seçimle de belli oldu.
Nasıl ki Gezi, gençlerin “Yeter artık” çığlığıysa, seçim sonuçları da Türkiye’nin aslında Gezi ruhunu içselleştirdiğini gösteren “Yeter artık” çığlığıydı.
Bu sonuçla Türkiye Cumhuriyeti bizlere, Atatürk tarafından bırakılan biricik karakterimizi, istisnai durumumuzu teslim etmeyeceğini, Ortadoğu’nun diğer ülkelerine benzeyip kaybetmeyeceğini gösterdi.