Bir tatil yazısı: Malakis
HER insanın tatil anlayışı farklıdır. Bazıları tatil denince güne yamaç paraşütüyle başlayıp, sonra kıyıya inince hemen denize dalıp, oradan gelince de birkaç parti tenis oynamayı anlar. Arada...
HER insanın tatil anlayışı farklıdır.
Bazıları tatil denince güne yamaç paraşütüyle başlayıp, sonra kıyıya inince hemen denize dalıp, oradan gelince de birkaç parti tenis oynamayı anlar.
Arada vakit kalırsa bisikletle dağa bile tırmanır. Bazıları maraton koşusuna bile çıkar.
Ben bu insanlardan değilim.
Bunlar kendileriyle pek övünür, kendilerini pek sever.
Bense bu tiplere acırım; zira fazla hareketin insan tabiatına aykırı olduğunu düşünürüm.
Benim tatil felsefem hayli farklıdır.
Bana “Tatil başladı” denilince anında malak gibi yayılırım ve tatil bitinceye kadar öyle kalırım.
Gerçi bazı kötü niyetli insanlar, ben tatilden döndükten sonra da malak gibi yayıldığımı söylüyorlar ama en azından tatil döneminde farklı olarak üzerimde mayo bulunuyor.
Başlıktaki “malakis” size “malak”ı çağrıştırıyorsa haklısınız, bunun trajikomik bir hikâyesi de var.
Bir gün, grup olarak şimdilerde neredeyse gidilmesi vatan hainliğiyle özdeş tutulmaya başlanan Yunan adasındaydık.