Nerede duruyoruz?

Eleştirmek değer vermektir. İnsan yanlışı eleştirir ve çoğu zaman sevmediğinin yanlışına kayıtsız kalır. Sevmiyorsun, sevilmediğini biliyorsun, bir yanlışı ne diye hatırlatasın ki? Zaten...

Eleştirmek değer vermektir. İnsan yanlışı eleştirir ve çoğu zaman sevmediğinin yanlışına kayıtsız kalır. Sevmiyorsun, sevilmediğini biliyorsun, bir yanlışı ne diye hatırlatasın ki? Zaten sana karşı bir önyargı var. Söylediğin sözün doğruluğunu tartıp da yanlışını düzeltecek değil karşındaki. Durduğun yeri yanlış görüyor ve oradan bir doğru geleceğini düşünmüyor. Bir parça izanı var ve eleştirine, “belki de haklıdır” diye yaklaşacaksa, bu defa da “bu doğruyu bana şimdi hatırlatıyorsa bunda bir hinlik var” diye bakıyor. Bu bakış, yanlışına daha kuvvetle sarılmasına sebep oluyor. İnsanın kendisini sevmeyene doğruyu hatırlatması, yanlışa daha fazla bağlanmasına sebep oluyor. Hal böyle olunca şayet insanlıktan bir parça nasibin varsa seni sevmeyeni daha fazla yanlışa düşmesin diye eleştirmiyorsun; bu sevmeyiş düşmanlık boyutuna varmışsa beter olsun diye hatırlatmıyorsun bildiğin doğruyu. Ama sevdiğin öyle mi ya?

İnsan sevdiğini eleştirir çünkü değer verir insan sevdiğine. Seni seviyorum, yaptığın işe değer veriyorum, gittiğin yolu benimsiyorum, derdin derdimdir demenin diğer adıdır eleştirmek. Sevgiye halel gelmesin, işi eline yüzüne bulaştırma, yola laf getirme, derdimiz devasız kalmasın diye eleştirir insan sevdiğini. İnsana yakışan şayet kendisini eleştirenin sevgisinden eminse onun sözüne kulak kesilmektir. Söylediği doğruysa yaptığı hatadan yol yakınken dönmek, yanlışsa niçin yanlış olduğunu ona usulünce anlatarak bir dostunu, daha doğrusunu savunur hale getirmektir. Yanlışlar doğru eleştirilerle doğrulur, doğrular doğru eleştirilerle sağlamlaşır ve yanlıştan daha da uzaklaşır. Etrafında seni eleştiren kimseler kalmamışsa ya her yaptığın doğrudur ya hiç sevenin kalmamıştır yahut da ölmüşsündür. Her yaptığı doğru olmaz insanın zira peygamber bile olsa zellesi olmak icap eder. Ölü değilsen sevenlerin de var ama eleştirenin yoksa orada bir durup düşünmen gerek! Orada bir durup kendine sorman gerek ben nerede bir yanlış yaptım ki kimseler beni eleştirmiyor? “Ne yanlışım var ki beni eleştiriyorlar” demek doğru değildir; “nerede nasıl bir yanlış yaptım ki beni kimsecikler eleştirmiyor” demek doğrudur.

Her eleştiren sevdiği için eleştirmez. Sevmediği için karşısındakinin doğrularını eleştirir bazısı. Kıskanır, haset eder, ihtirası vardır, düşmanlık eder eleştirir. Böylelerinin de eleştirilerine bakarak gittiği yolun doğruluğundan emin olur insan. Düşmanın eleştirisi insanın yürüyüşüne ritim verir; dostun eleştirisi ilerideki engebeden haberdar eder, çukura ikaz olur. Her eleştiri bir nimettir kıymet bilene. Marifet o ki insan dostu düşmandan ayırt edebilsin. Dostu düşmandan, seveni sevmeyenden tefrik edebilen gönül sahipleri eleştiriyi hakaretten, ikazı temenniden ayırmasını bilirler. Her eleştiriyi hakaret her ikazı temenni zanneden kimseler gün gelir dostu düşmandan seveni sevmeyenden ayırt edemeyecek hale gelirler. Buraya bir kez geldin mi iltifat etmeyeni küfür ediyormuş gibi görmeye başlarsın, alkışlamayanı hakaret ediyormuş gibi algılarsın. Birileri her yanlışına alkış tutar, birileri her hatana iltifat eder, sen ölü olmadığını bilirsin, peygamber olmadığından şüphen yoktur, hem ne çok sevenim var der avunur mutlu olursun. Oysa sevenlerin uzağındadır artık ve sevenlerinden uzakta olmak insan için eş değerdir ölüme.

Yakınında duramaz seni sevenler. Yanlışını alkışlamadıkları zaman hain yaftası yiyeceklerini bilirler, ama o yaftayı yemek değildir onları senden uzaklaştıran. Onlar yanlışına yanlış demedikleri zaman sana ihanet etmiş olacaklarını bildikleri için senden uzaklardadır! Yakının da durup yanlışını alkışlayanlar sadık; senin davana sadık olduğu için senden uzağa kaçanlar hain oldu mu bir kez sen bile seni tanıyamaz olursun aynalarda. Bu yanlışı ben nasıl yapabildim diye sorarsın kendine, aynalar kaşını çatar “sen bana nasıl yanlış yaptın dersin” diyerek. Alkışlarsın kendini, yüzü güler aynadaki aksinin, mutlu olursun bir doğruyu daha yapmış olmanın sahte avuntusuyla. Senin bile sana sadık olamadığın yerde etrafını hainlerin doldurmasından daha doğal tek bir şey varsa o da davana sadık olanların senden uzakta senin için ağlayıp dua etmeleridir alınlarındaki hain yaftasını göğe tutarak.

Salgın bir hastalıktır ihanet, sadakatten çok daha hızlı yayılan. Alkışlamak nimetin kapısını aralamaktır zira, eleştirmek külfet otağını mesken eylemek. Yanlış yapana perestiş etmek menfaat budalası omurgasızların işidir, davasına halel getireceği yerde dostuna yapma diyebilmek bedel ödemeyi göze alabilen yiğitlerin kârı. Omurgasızların etrafı kuru kalabalıktır, yiğitlerin kaderi ulvî yalnızlık. Buna bakarak aldanır çoğu kez insan ve unutur pisliğin etrafına doluşan sineklerin çokluğunun oraya bir kıymet vermeyeceğini ve iğvasız garezsiz, hasbî sevenlerin yalnızlığının Allah’la kıymetlendiğini. Menfaat budalalarının senin doğrunu alkışlaması ihanettir, hasbî ve harbî dostların yanlışını eleştirmesi sadakat. Hain doğruyu bile söylese kendi menfaatine sadakatten söyler, sadık yanlışına yanlış derken derdi senin davana sadık olmaktır.

Yazan çizen adamlarız, işimiz zor. Bir yanlışı şimdi söylesek zamanı mıydı diyorlar, sonra söylesek onu zamanında söyleyecektin diye mukabele ediyorlar, söylemesek sustun diye karşı çıkıyorlar, söylesek madem bu kadar yiğitsin falan meseleye niçin bir şey demedin diye soruyorlar. Kimin ne dediğini ne diyeceğini hiç mi hiç umursamadan, eleştiri ve sadakatten ne anladığımı ifade etmeye çalıştığım bu yazının sonunda fikrime bir parça olsun değer veren dostların bilmesini isterim ki: Omurgasız kuru kalabalığa asla dâhil olmadan, hasbî ve harbî yalnızlığa da kendimi mahkûm etmeden, yanlışını eleştirip doğrusunu savunarak, siyasi hayatı devam ettiği müddetçe Sayın Erdoğan’ın herkese ve her şeye rağmen sonuna kadar yanındayım ve yanında olmaya devam edeceğim.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhabaya muhtacız 04 Aralık 2021 | 193 Okunma Aman ha! 12 Eylül 2019 | 790 Okunma Hangi mahkeme? 05 Eylül 2019 | 492 Okunma La bu din n’etti size? 29 Ağustos 2019 | 1.262 Okunma Kebapçı tayfa 22 Ağustos 2019 | 856 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar