Kim bu birileri?

Bir varmış bir yokmuş, FETÖ namussuzluk peşinde avanesi ihanet içinde, troller plan yapar, ahmaklar yalan yazarken, vatanını sevenler Türkiye kadar bir derdi ay yıldız büyütürken, uzaklarda çok uzaklarda bir ormanda...

Bir varmış bir yokmuş, FETÖ namussuzluk peşinde avanesi ihanet içinde, troller plan yapar, ahmaklar yalan yazarken, vatanını sevenler Türkiye kadar bir derdi ay yıldız büyütürken, uzaklarda çok uzaklarda bir ormanda bütün hayvanların elinden illallah dediği yaramaz bir fare varmış. Sabahtan akşama kadar kuyruğunu havaya diker, kime ne hınzırlık yapsam diye dolanır dururmuş. Kuyruğu dik farenin yediği haltlar, orman ahalisinin canına tak diyende, bu işe artık bir çözüm bulmak lazım deyu, kralları aslanın riyasetinde bir araya gelmişler. Herkes kendince bir çözüm yolu önermiş ama bir türlü bir karara varamamışlar, sonunda kedinin; “Biz onunla eski düşmanız, huyunu suyunu en iyi ben bilirim” demesine hak verip meselenin hallini kediye havale etmişler.

Vazifeyi alan kedi, bir ağacın ardında pusuya yatmış. Yaramaz fare yine kim bilir kimin canını yakma hayaliyle yuvasından çıkıp hınzır hınzır dolanırken, kahraman kedi pençesini attığı gibi fareyi kapacak olmuş ama ne mümkün. Ani bir hareketle pençeyi savuşturan fare can havliyle tozu dumana katarak kaçmayı başarmış. Kedi durur mu, o da peşinden... Fare önde kedi arkada bir koşuşturmacadır başlamış. Bu köşe senin o köşe benim, bu ağaç kovuğu senin bu çalının ardı benim derken iki düşman nefes nefese dümdüz bir ovaya gelmişler. Yolun sonuna yaklaştığını fark eden fare telaşla sağa sola bakınmış, uzakta otlayan bir inekten başka kaçacak yer kalmadığını fark edince ineğin önüne gelip yalvarmaya başlamış: “İnek kardeş ne olur beni bu kediden kurtar, senden başka yardım edecek kimsem yok, ne olursun yardım et bana.” İnek, perişan haldeki farenin haline acımış ama bir yandan da kaşını çatarak “Sen vaktiyle bana da az zulmetmedin, şimdi niye sana yardım edeyim” demeyi ihmal etmemiş. Fare biraz daha yalvarıp yakarıp “Aman abi ocağına düştüm, ben ettim sen etme” deyince, inek dayanamamış “tamam tamam” demiş “haydi bırak sızlanmayı da geç arkama.” Fare sevinçle ineğin arkasına geçmiş, inek yavaşça (ifadenin aslını kullanmaktan müteedib olduğum için ben burada ‘gübre’ diyeceğim ama siz gübre kelimesiyle kastedilenin Fetö’nün ‘B’ si, namussuzluğun ‘O’su, sosyal medyanın ‘K’sı olduğunu bilerek okuyunuz lütfen.) farenin üstüne gübresini bırakmış.

Kedi kan ter içinde ovaya gelmiş, bakmış ki ortalıkta fareden eser yok, hatta bir yalnızlık gibi dümdüz uzayıp giden ovada kendi halinde otlayan bir inekten başka hiçbir şey yok. Can sıkıntısıyla ineğe doğru ilerlemiş, buralardan bir fare geçti mi diye soracak olmuş ama yaklaşıp ineğin arkasındaki manzarayı görünce, bırakmış sorgu suali, başlamış neşeyle gülmeye. Nasıl gülmesin, ineğin arka ayakları hizasında bir gübre yığını, o yığının içinde de dik bir kuyruk… Yavaşça yaklaşmış, kuyruğundan tuttuğu gibi parçalamış fareyi.

Bilenler demişler ki şol kıssadan üç hisse almak icap eder:

1) Sana her gübre atan senin düşmanın değildir!

2) Seni her gübreden çıkaran senin dostun değildir!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhabaya muhtacız 04 Aralık 2021 | 193 Okunma Aman ha! 12 Eylül 2019 | 784 Okunma Hangi mahkeme? 05 Eylül 2019 | 491 Okunma La bu din n’etti size? 29 Ağustos 2019 | 1.262 Okunma Kebapçı tayfa 22 Ağustos 2019 | 854 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar