Açık vermeye gelmez

Herhangi bir şey için ben onu asla yapmam deme! Nasıl işlediğini bilmediğimiz ve niçin böyle olduğunu sorgulamaya takatimizin yetmeyeceği aşkın bir sistem var. Bir insan söz arasında herhangi bir şey için...

Herhangi bir şey için ben onu asla yapmam deme!

Nasıl işlediğini bilmediğimiz ve niçin böyle olduğunu sorgulamaya takatimizin yetmeyeceği aşkın bir sistem var. Bir insan söz arasında herhangi bir şey için kınamak kastıyla da olsa, iddiası ve kendine güveni sebebiyle de olsa bambaşka bir sebeple de olsa ben onu öyle yapmam dediği anda sanki o yasaklı bölgeye giriyor ve sistem işlemeye başlıyor. İstihbarat örgütlerinin telefon dinleme meselesine benziyor biraz. Herkesin telefonunu dinleyip, konuşmaları ayıklayıp, yaşanabilecek bir sıkıntıya müdahil olmaları neredeyse imkansız. Bu sebepten bazı kelimeleri şüpheli kategoriye alıp o kelimelerin kullanıldığı konuşmaları mimliyorlar. O kelimenin kullanılma sıklığı, yanına diğer mimli kelimelerin de ilave edilmesi gibi bir takım parametlerin algoritmik hesaplamaları neticesinde tehlike görürlerse kişinin telefonunu sürekli dinlemeye başlıyorlar. İş son raddeye gelip de eyleme dönüşeceği anda çöküyorlar adamın ensesine, sonrası iyilik güzellik. İşte ötelerin de öyle sanıyorum ki buna benzetebileceğimiz bir sistemi var. Sisteme yakalanmak için söylenmesi gereken bazı sözler var, bunların en önemlilerinden birisi işte bu ‘asla yapmam’ cümlesi.

İnsan teki bu mimli ifadeyi kullandığı anda göklerde bir yerde onun isminin altında kırmızı bir ışık yanmaya başlıyor sanki. Konunun ilgilileri hemen gerekli yazılımı hazırlıyorlar, bir örümcek ağı titizliği ile şartlar oluşturuluyor, düğmeye basılıyor ve süreç başlıyor. Adına tesadüf dediğimiz bir şeyler yaşanmaya başlıyor, o zamana kadar o kişinin kader çizgisinde rastlanmayan ilginçlikler art arda diziliyor, biraz eğiyorlar adamı, biraz büküyorlar, oradan bir heves geliyor, buradan bir gaflet, öbür taraftan bir mecburiyet bir de bakmışsın ki ‘asla yapmamcı müddeî’ girivermiş kapıdan içeri. Fakat bu işleyiş öyle doğal, öyle hissettirmeden, öyle ahenkli ve muntazam ki kişi ya asla yapamam dediğini bile hatırlamıyor o an geldiğinde yahut bu şartlar altında ben de yaparmışım diye mazeretler üretiyor nefsi azizine. Bir şeyi mutlaka yapmak istiyorsanız onun için yapmanız gereken ilk şey ‘asla yapmam’ demektir.

Allah insanı iddiasından vurur diyorlar ya doğrudur elhak. İddiada ben var, ben yaparım var, ben yapmam var, kendine güven var, nefsine itimat var, firavunluktan bir cüz, nemrutluktan bir pay var. Ol deyince olduran kudret sahibi kendisine meydan okunmasını istemiyor. Bunu asla yapmam demek sanki sen buna ol desen de bu olmaz demenin kasıtsızca ama ahmakça söylenmiş hali. Sen misin diyor bunu böyle diyen gel hele bir bakalım kaç kilosun? Burada kişinin o sözü söylediği anki gaflet, içinde bulunduğu şartlar, sonradan fark edip getireceği nedamet gibi birtakım hafifletici sebepler, kudret sahibinin merhametini galebe çalıp sistemdeki işleyişin iptalini doğurabilir. İsmin altındaki kırmızı ışık söner, ağı örmekten vazgeçerler, tesadüfler tersine işleyen tevafuklara döner ve kıyısından köşesinden kurtarabilir iddia sahibi.

Karar verdim ben bu radara mutlaka yakalanacağım, bu işi yapmazsam olmaz diyorsanız işin kolayı var. Bütün hafifletici sebepleri ortadan kaldırıp, sisteme kırmızı ışık ve alarmla birlikte girebilir ve tez vakitte muradınızı hasıl eyleyebilirsiniz. Yapmak istediğiniz işi yapan birini bulun ve onu kınayın, bu kadar basit. Birisi olmayacak bir hata yapmıştır mesela, diğeri büyük bir günah işlemiştir, beriki kendisinden asla beklenmeyecek bir halt işlemiştir. Size uygun olan hangisi ise seçin ve bir dost meclisinde konuşma arasında halt sahibinin ismini vererek, tahkir ederek, ayıplayarak sert sözlerle kınayın.

Ol deyince olduran kudret bu defa siz o işi işlemeden canınızı almayacaktır. Çok yaptım ama başıma hiç gelmedi diyenler unutmasın ki Allah imhal eder ama ihmal etmez. Gecikmesi olur yani bu işlerin ama iptali olmaz. İlkinde hafifletici sebepler olmasına rağmen bunun neden affı yok? Sanırım ben asla yapmam dediğinizde mevzu O’nunla sizin aranızda fakat filanca bu işi nasıl yapmış deyip kınadığınız anda araya O’nun bir kulunu da dahil ediyorsunuz. Kendisiyle alakalı meselede kuluna duyduğu merhamet sebebiyle affedici olan kudret sahibi, araya bir başkasını ayıplayarak kattığınız anda yine kuluna duyduğu merhamet sebebiyle size ‘gel bakalım şöyle’ deyiveriyor. Bana meydan okursan sana haddini bildirmeyebilirim, ama bir kulumun hali üzerinden kendini temize çekersen onun o hale nasıl düştüğünü sana yaşatarak anlatırım diyor. Yasaklanan bir kulla Allah’ın arasına girmek varsa işte o budur, bazı ahmakların zannettiği gibi öbürü değil.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhabaya muhtacız 04 Aralık 2021 | 193 Okunma Aman ha! 12 Eylül 2019 | 790 Okunma Hangi mahkeme? 05 Eylül 2019 | 492 Okunma La bu din n’etti size? 29 Ağustos 2019 | 1.262 Okunma Kebapçı tayfa 22 Ağustos 2019 | 856 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar