AB aday üyeliği ve vatan savunması

Türkiye’nin Avrupa Birliği aday üyelik sürecine uzun süredir “anlaşma değil anlaşmazlık, güven değil güvensizlik, samimiyet değil samimiyetsizlik” egemendir. Bu durumda şu soru öne...

Türkiye’nin Avrupa Birliği aday üyelik sürecine uzun süredir “anlaşma değil anlaşmazlık, güven değil güvensizlik, samimiyet değil samimiyetsizlik” egemendir. Bu durumda şu soru öne çıkmaktadır: Acaba Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında sağlıklı ve karşılıklı yarara dayalı ilişkiler kurmanın nesnel bir zemini mi yoktur? Yoksa Türkiye-Avrupa ilişkilerinin bu hale gelmiş olmasının nedeni bizzat ülkemizin içine sokulmuş olduğu “aday üyelik cenderesi” midir? Bu soru, neoliberal uluslararası düzenin iflas ettiği ve Avrupa’da ABD hegemonyasına karşı cereyanların güç kazandığı bir ortamda daha da önemli hale gelmektedir. Aslında ülkemizle Avrupa arasındaki ilişkileri çıkmaza sokmak için bir “mekanizma tasarımı” yarışması açılsa, “aday üyelik süreci” herhalde büyük ödülün en güçlü adayları arasında yer alırdı.

​AVRUPA'NIN BİRLEŞME SÜRECİNDE ABD'NİN ROLU

Avrupa’da birlik süreci, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki rekabetin zirve yaptığı çok kutuplu bir dünya ortamında filizlenmiştir. Süreci tetikleyip ona yön veren esas etken ekonomik çıkarlar olmuştur. 1980’lerin başlarına kadar araştırıcı ve yorumcuların ortak beklentisi, Batı Avrupa’nın, yakın çevresini de kapsayan ve yüksek koruma duvarlarıyla çevrili yeterince geniş bir birleşik “iç pazar” oluşturmasıydı. Çünkü bu, Avrupa’nın ABD’ye karşı rekabet gücünü artırmasının yegâne yolu olarak görülmekteydi. Ama Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, Avrupa’nın birleşme süreci, görece erken bir aşamasında ABD etkisi altına girdi. Ülkemizin Gümrük Birliği&rsq...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Milli demokratik devlet ve kalkınma (1) 16 Nisan 2022 | 76 Okunma Üniversite yönetimi sorunu 09 Mart 2021 | 26 Okunma Moskova’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Planı-2 08 Ekim 2019 | 201 Okunma Moskova’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Planı-1 01 Ekim 2019 | 416 Okunma Bilinç ve sahte bilinç 17 Eylül 2019 | 64 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar