Hayat(ın) Sırları’na vakıf mısınız?

Gerçek nedir, nedir yalan sorusu eşliğinde Ankara’ya giden bir tren yolculuğu ile başladı Hayat Sırları. Ekrandaki yazı beş yıl öncesini işaret ediyordu. Seher kızımız kapıcıya emanet ettiği...

Gerçek nedir, nedir yalan sorusu eşliğinde Ankara’ya giden bir tren yolculuğu ile başladı Hayat Sırları. Ekrandaki yazı beş yıl öncesini işaret ediyordu. Seher kızımız kapıcıya emanet ettiği, kimsenin haberdar olmadığı çocuğunu almaya gelmişti. Ne ki kapıcı, komşunun söylediğine göre altı ay önce ayrılmıştı apartmandan. Sadece apartmandan değil, şehirden de ayrılarak sırra kadem basmıştı. Çift taraflı bir sırrın kahramanı avukat Seher ile tanışmış olduk böylece. Avukat çıktığımda gelip alacaktım evladımı diyen Seher’in bayılmasıyla, bugüne, Kuzgun Usta’nın esnaf lokantasına döndük. Üniversiteli bir kız gayri meşru bir bebek klişesi mi sorusu saniyeler içinde imha etti kendini. İstanbul’da başlayan hukuk eğitimi neden Ankara’ya taşınmış, yönetmen sevgiliden neden ayrılınmış, bebek şimdi nerede, Seher bebeğine kavuşabilecek mi, peki ailesine nasıl açıklayacak soruları ilk bölüm boyunca sorulmadı belki ama geçmişte kalan sırrın bugünü ve geleceği kökünden etkileyeceğinin işareti verildi.

Ekibin bir önceki dizisi Hayat Şarkısı gibi Hayat Sırları da Güney Kore uyarlaması bir dizi, orijinalinin adı My Father is Strange. İsminden de anlaşılacağı üzere sırlar üzerine kurulu bir hikayesi var. Baba Mustafa Kuzgun’un sırrı 35 yıl öncesine dayanıyor. Kemal’ın aile fertlerinden bir kısmının bildiği bir kısmının bilmediği sırrı ise en yakın zamanda su yüzüne çıkacak sırlardan. Bu kadar sırrın olduğu bir hikayede entrikalar havada uçuşur, kötü karakterler apartta bekler diye düşünüyor insan ama aksine ilk bölümde entrikanın uzağından dahi geçmedik. Entrika, hayatı diğerlerine zindan eden psikopat karakterler olmayan diziler görünce bayram etme noktasına geldik. Hayat Sırları; evlat ebeveyn ilişkilerine zengin bir perspektiften baktığı için de alkışı hak ediyor.

Mustafa Kuzgun dünya tatlısı bir adam. 30 yıldır dükkandan dışarı çıkmamış, yetimhanede büyümüş, gurmeler lokantaya gelip övgü dolu yazılar yazdığında dahi yüzünü ve ismini deşifre etmemiş bir adam. Büyük kızı Seher ile ilişkisi takdire şayan. Kızının küfür ve argo kelimeler kullanması karşılığında uyguladığı tarifeye kimse yokken dahi uyuyor. Seher, tarifeli küfür kavanozundaki paraların çokluğunu gördüğü anda neler olmuş burada diye babasına kafa tutabiliyor. Karısı İnci ile anlayış, sevgi, saygı temelli kusursuz bir iletişime sahipler. Ta ki oğlu Kemal’e tavrına kadar mükemmel bir insan Mustafa Usta. Kemal’den tek istediği sabah erken saatte kalkması, semt çeşmesine sıraya girip damacanaları doldurması, günün diğer zamanlarında ise KPSS’ye hazırlanıp öğretmen olması. Mutfağından adım attırmadığı Kemal ise her gün yangın merdiveni marifetiyle evden kaçarak özel şoförle gittiği bir kafede şeflik yapmaktadır. Dünyanın en iyi şefi olsa da babası tarafından onaylanmak, kabul görmektir en büyük hayali. Baba oğul arasındaki çatışmanın temeli Mustafa Usta’nın yeniliklere kapalı bir adam olması. Kuzgun Usta bir esnaf lokantası ama mutfak, esnaf lokantasından ziyade lüks bir lokantanın mutfağı gibi.

Babasından övgü dolu bir söz duyamayan Kemal’in; o dünya iyisi bir adam, sevgisiyle insanı felç eden bir adam demesi. O üzülmesin diye yaşadığımız hayata bak diyerek isyan edişi, o gece uyumayıp, sabaha kadar babasının yaptığı yemekleri aynı onun istediği şekilde, babasından daha lezzetli yapması, evladın babasını anladığına dair iyi bir örnekti. Baba ne zaman evladını ve hayallerini anlayacak zaman gösterecek.

Aile fertlerinin Apalak diye seslendiği kilolu, hafif sarsak, saf, avukat ablasının torpiliyle TV kanalında iş bulan Şirin, kağıt üzerinde iyi yazılmış bir karakter, oyuncu performansı da bir o kadar başarılı. Plaza kadını olmaya uzak Şirin’in maceraları, olaylara verdiği tepkiler belli ki çok konuşulacak.

Hayat Sırları’nda hikaye evlatlarını istediği şekle sokamayan anne/ babaların çocukları ile yaşadığı çatışmalar üzerine inşa edilmiş. Yönetmen Burak’ın annesiyle olan ilişkisi, Kemal’in ortağı Banu’nun babası ile ilişkisi. Gayri menkul zengini, bilmem kaç göbekten İstanbullu Ayşen üniversiteden aşkı Seher’i unutamadığı için kızgın olduğu oğluna filminin konusunu sıradan bulduğunu söylemekten çekinmeyen bir anne. Hiçbir şeyin yok, yeterince para kazanamadın diyerek oğlunun canını acıtmaktan geri durmuyor. Hayata maddiyat penceresinden bakan anne ile insani değerler açısından bakan oğulun çatışması yeni hikayelere gebe olmakla birlikte biraz derinleşmeye ihtiyacı var.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Başkasının ölümü 11 Ocak 2018 | 270 Okunma Geleceğe ne kadar hazırız? 07 Ocak 2018 | 106 Okunma Zihin körleşmesi 21 Aralık 2017 | 190 Okunma Diziler yerli mi? Tartışılır ama yersiz uzun! 17 Aralık 2017 | 180 Okunma Hikâye açığı 14 Aralık 2017 | 163 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar