Şubat tutulması

Şubat ayı 28 Şubat Darbesi’nden sonra da artık anılır oldu ne yazık. Tabi bu ağır darbeyi anmak insanları çok huzura ve esenliğe taşımada da o günlerin derin travmasını, toplumda...

Şubat ayı 28 Şubat Darbesi’nden sonra da artık anılır oldu ne yazık. Tabi bu ağır darbeyi anmak insanları çok huzura ve esenliğe taşımada da o günlerin derin travmasını, toplumda açtığı derin yaraları hatırlatarak, o günlerin haksız ve vicdansız günlerini yeni nesillere aktarmak ve ibret nazarıyla bir daha böyle günlerin yaşanmamasını murat etmektir maksat kanımca.

Yapılan tüm anma toplantıları ile birlikte, insanların hayatlarında derin hasarlar bırakan darbenin sanata yansıması, sanat eserlerinde yer bulması çok daha manidardır diye düşünüyorum. Salon toplantıları, günlük aktüel yazılar, dergi yazıları mutlaka önemlidir. Ama yaşananların sanat eserleriyle kayıt altına alınarak gelecek nesillere adeta bir mektup gibi gönderilmesi çok daha önemlidir ve bunun gerçekleşmesi gerekmektedir.

Sevda Dursun da 28 Şubat’ta yaşananları gelecek nesillere anlamlı mektuplar göndermek şeklinde düşündüğü için Şubat Tutulması adıyla Vadi Yayınları bünyesinde bir öykü seçkisi hazırladı. Bana birkaç ay önce bu anlamlı projesinden bahsedince önceden yazdığım öykülerden bahsettim ama kendisi özellikle bu kitap için yeni bir öykü istiyordu. Kalemin yazdığı da kaderdir. Kalem bizi an an yazılacakların, yazılması gerekenlerin izleğine götürür farkında olmadan.

28 Şubat anılırken sosyal medyadan bir isim dikkatimi çekmişti. İbrahim Akar Hoca, kendisi Mardin’de ikamet ediyor. Yeniden camisine döndüğünden, 28 Şubattan ara ara paylaşımlarında bahsediyordu. Ben de, aradan yıllar geçmiş olsa da hangi sebeple yattıkları belli olmayan nice masum 28 Şubat mağduru için İbrahim Hoca’nın hikâyesini yazmayı düşündüm. Ve kendisine bahsettim, verdiği cevaplar öylesine dokundu ki yüreğime, ilk defa o zaman yazmanın yaşamak karşısındaki acziyetini ve utancını, çaresizliğini yaşadım. “Hangi birisini anlatayım bacım, günlerce Filistin askısında kaldığım o tarifi imkânsız zamanları mı, günlerce çektiğim sorgulu işkenceleri mi, eşimin tüm yaşananlardan sonra nasıl acılar içinde Hakka yürüdüğünü mü, öksüz kalan yavrularımın acısını mı, hangisini anlatayım?” diyordu. Bunlar yeterliydi tabi. Ama asıl zor olan yaşamaktı, yazmak neydi ki tüm bu yaşananların yanında. İşte sanatçı da tüm bu yaşanan acıları edebiyatın dilini kullanarak gelecek nesillere adeta mektuplar gönderiyordu gerçek hayattan ve itibari dünyadan derledikleri ile…

Tarih kitapları bize günün gerçeklerini, edebiyat kitapları ise hakikati anlatır. Bir zulüm roman veya hikâyede yer almayınca, filmlerde konu edilmeyince, sanatın içinde yoğrulmayınca insanda meydana gelen duygular yeterince aktarılamıyor geleceğe. İstersek 28 Şubat’ın ansiklopedisini yapalım. Tek tek başlıklar, fotoğraflar, videolar çıkartalım o yıllarda olanlara dair. Herkesin yaşadıklarını istatistiklerle, belgelerle kayda geçip, “işte senin mirasın” diye, çok uzağa değil, şimdiki nesle sunsak kime ne anlatabiliriz? Sahi neydi bizim o günlerde yaşadıklarımız? Aradan onca yıl geçmesine rağmen dokunduğunda kanayan onca yara neye tekabül ediyor?” diye sesleniyor ve anlamlı bir soru soruyor adeta Sevda Dursun kitabın giriş yazısında.

Kitap da usta kalemler ve yetenekli genç kalemler tarafından, 28 Şubat’ın dokunup geçerken, yaşadığı travmalarla geride bıraktığı pek çok etki ve dokunuşun yer aldığı hayatların öyküsü yazılmış. İmam Hatip Lisesi körpecik kızların Belgrat Ormanları’na bırakılmaları, bütün yasaklar kalktığı halde tortulaşan acılarla yüzleşirken kaybolan onca yılın sorgusu ile başbaşa kalmış gecikmiş hayatlar, mahpuslarda suçsuz yere hala ömür tüketmek zorunda kalanlar, kırgın, incinmiş, kaybolmuş, dumura uğramış aşklar, evlilikler ve kaybolan hayatlar… Kitaptaki her öykü başlıbaşına kuşkusuz çok değerli. Bu kitabın tüm liselerde, üniversitelerde okutulması taraftarıyım. Edebiyatın usta kalemlerinin yanında genç yazarların yüreklerinden süzülüp gelen her öykü, mutlaka anlamlı acı bir izdüşümü gibi dökülecektir muhayyilelere. Tekrar Sevda Dursun Hanımefendi’ye ve Vadi Yayınları’na böylesine anlamlı bir çalışma için şükranlarımı sunuyorum.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vatan ey vatan 15 Temmuz 2018 | 225 Okunma Diren usta 23 Haziran 2018 | 390 Okunma Bayram paylaşmaktır sevinci ve hüznü 15 Haziran 2018 | 129 Okunma Ertuğrul Gazi ile büyük buluşma 28 Mayıs 2018 | 164 Okunma Ramazan derin ve onulmaz yaralarımız için gelir 19 Mayıs 2018 | 125 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar