Esnaf lokantasına fabrikasyon yemek

Salataya sıkılan limondan nar ekşisine, köfteden sucuğa kadar birçok üründe vatandaşın restoranda yediği yemek konusunda aldatıldığı tablosu ile karşı karşıyayız. En büyük hile ise...

Salataya sıkılan limondan nar ekşisine, köfteden sucuğa kadar birçok üründe vatandaşın restoranda yediği yemek konusunda aldatıldığı tablosu ile karşı karşıyayız. En büyük hile ise yemeklerde kullanılan yağlarda. Zeytinyağı yerine soya yağı, tereyağ yerine ise tereyağı aroması kullanıldığını biliyor muydunuz?

HATIRI sayılır lüks restoranlardan biri... Mönüsü çok zengin. Yiyeceklerin hepsi çok iddialı ve lezzetli. Oturduğunuz yerden aşçıların bulunduğu bölümü rahat görüyorsunuz. Arı gibi çalışıyorlar. Masaya bir salata sipariş ediyorsunuz. Hemen geliyor. Domatesinden biberine, salatalığına, maruluna her şey çok taze. Tabii ki bir bedeli var. Yaklaşık 40 TL civarında. Yağını ve diğer malzemelerini ben dökeceğim diyorsunuz. Tabii diyorlar. Şık bir şişe içerisinde zeytinyağ, aynı şıklıkta bir nar ekşisi ve limon suyu geliyor. ‘Suyunu değil de bizzat limonun kendisini alabilir miyim’ diye soruyorsunuz. ‘Efendim biz siz yorulmayın diye sıkıp getirdik’ diye cevap veriyor garson. Geçmiş olsun... ‘Çok sağlıklı’ diye yemek üzere olduğunuz tazecik salataya boca ettiğiniz zeytinyağının ne olduğundan haberiniz yok, nar ekşisi tıpkı limon suyu gibi kimyasal. Hem paranız gitti hem de sağlığınız...

Bu hafta Vatandaşın Ekonomisi’nde yine dışarıda yediğimiz daha doğrusu yediğimizi sandığımız yemekler var. Geçen hafta çorba, meze vs ele almış ana yemek konusunu bu haftaya bırakmıştık. Onlarca elektronik posta ve telefon aldım. Öncelikle okurların devam etmem konusundaki ısrarı gösteriyor ki kamuoyunda bu konuda bir duyarlılık var. Tüm restoranları aynı kefeye koyup hepsinde sağlıksız, kimyasal, sahte ürünler kullanıldığı gibi bir iddiam yok. Amacım vatandaşın dışarıda yemek yerken ne yediğini sorgulaması, parasının hakkını alması ve doğru bilgilenmesi, bilgilendirilmesi... Ben sağlık ya da yemek yazarı değilim. Bu konuda ahkam kesmek gibi bir niyetim de yok. Ama ekonomi penceresinden baktığımda vatandaşın yemek konusunda ciddi şekilde aldatıldığı gibi bir tablo ile karşı karşıyayız. Hadi gelin şimdi ana yemeklerle konumuza devam edelim.

ESNAF LOKONTASI

Duyduğumda şok oldum, sonrasında araştırdım. Özellikle büyük şehirlerde esnaf lokantası adı altında faaliyet gösteren restoranların yarısından fazlasında yemek fabrikalarında üretilen yemekler satılıyor. Siz de inceleyin bu restoranların mutfak bölümünün olmadığını, çoğunun sadece bulaşıkhanesi olduğunu göreceksiniz. Bu yemekler nerede pişiyor diye sorun. Çoğunlukla “Bizim mutfağımız başka bir yerde” cevabını alacaksınız. İstisna olarak doğru olanlar vardır mutlaka ama bilin ki yemek fabrikalarında pişen kuru fasulyeler, nohutlar, patlıcanlar, biber kızartmaları, pilavlar sabah saatlerinde araçlar aracılığı ile bu lokantalara dağıtılıyor. Sizin, ‘Aman ne güzel, hem de ucuz’ diye yediğiniz her şey aslında yemek fabrikalarında pişiyor. Peki sağlıksız m? Defalarca ısıtılmadıysa ve yemek fabrikası gerçekten sağlıklı ürünler kullandıysa sıkıntı yok. Ancak bu yemeklerin nereden geldiğini bilmek hakkı değil mi?

KÖFTE

Piyasadaki lokantalarda 3-5 TL’ye bile köfte bulmak mümkün. Elbette pahalıya satılan ürünlerin tamamı sağlıklıdır diye bir kural yok. Ancak köfte yapılacak etin kilosu 50 TL’ye dayanmışken 3-5 TL’ye köfte nasıl satılır? Köftenin içinde gerçekten et kıyması mı var soya mı, sakatat mı? Köftenin ne kadarı ekmek ve katkı madde kimsenin anlaması mümkün değil. En kötüsü kasaplarda elde kalan sinir, yağ, bozulmaya başlamış et, kıyma, tavuk göğsü vs alınıyor. Bunlara karmin denilen gıda boyası ekleniyor. Tüm bunlar kıyma makinesinden geçiriliyor. Neredeyse normalde hiç et olmadan elde edilen bu sahte kıymaya bir de köfte harcı katılıyor. Sonuçta vatandaşa köfte adı altında son derece sağlıksız ürünler sunuluyor. Tüm bunları anlamak için sıkı denetim lazım. Var mı? Yok.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kritik bir tarih: 30 Nisan 2024 14 Mart 2024 | 265 Okunma Turizmde hedef 12 ay 81 il 09 Mart 2024 | 38 Okunma Yeni İstanbul Park Abu Dabi olur mu 06 Mart 2024 | 157 Okunma Kredi kartına sınırlama, nakite kısıtlama tartışması sürerken orta yolu bulacak bir önerim var: Banka kartı kullanımı  teşvik edilsin 20 Şubat 2024 | 3 Okunma Elysee Sarayı’ndaki nişan töreninden notlar ve COP28 08 Aralık 2023 | 129 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar