Batı ve prensin önüne serilen kırmızı halıdaki kan izleri

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesi olayının, Suudi Arabistan’ın yanı sıra bütün Ortadoğu ve aynı zamanda Batı...

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesi olayının, Suudi Arabistan’ın yanı sıra bütün Ortadoğu ve aynı zamanda Batı dünyasının bu bölgeye bakışında köklü sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.

Yaşanmakta olan büyük kırılmanın önemli bir sonucu, Batı dünyasının kendi kimliğinin parçası olarak gördüğü, tanımladığı değerleri ne ölçüde sahipleneceği anlamında da bir mihenk taşı işlevi görecek olmasıdır. Mihenk taşı nasıl üstüne vurulan altın ya da gümüş alaşımların gerçek değerini ortaya çıkarıyorsa, bu cinayet de özellikle Batı cephesinde hukuk, vicdan, hesap verilebilirlik gibi değerlerin sahiciliğinin anlaşılması açısından benzer bir işlev  

Kaşıkçı’nın öldürülmesi, Batı’nın da ötesinde, bütün dünyanın ikiyüzlülüğünü gün ışığına çıkarmak bakımından tarihi bir rol oynamıştır. Şöyle ki, geçmişte konu Suudi rejiminin niteliği ve siciline geldiğinde “kral çıplak” olduğu halde kimse bunu söyleyebilme cesaretini bulamazken, bu hadiseyle birlikte rejim üzerindeki dokunulmazlık örtüsü kalkmıştır. Artık kimse “Ama örtü vardı, göremedik” mazeretine sığınamaz. Suudi rejimi gerçek kimliğiyle herkesin karşısına çıkmıştır.

Bu rejim mi IŞİD’le mücadele koalisyonunda öncü rol oynayacaktır? Hangi ahlaki 

Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman’a dönük tutumlara baktığımızda, bu çifte standartların dibe vurması halinden söz ediyoruz. Prens, geçen yıl veliaht ilan edildikten sonra Yemen’deki savaşı tırmandırdığında, işlenen savaş suçları, özellikle sivillerin hedef alındığı harekâtların yaygınlığı karşısında kimse kılını kıpırdatmamıştır. Örneğin, Suudi Arabistan savaş uçakları, geçen 9 Ağustos’ta Yemen’de bir okul otobüsünü vurarak 44 çocuğun toplu ölümüne yol açtığında, dünyadan doğru dürüst bir ses çıkmamıştır.

Keza Prens Bin Selman, 2017 Kasım ayında ülkenin önde gelen prenslerinin, bakanlarının ve işadamlarının bir bölümünü bir otelde -yargı süreci işletilmeden- silah zoruyla alıkoyup, serbest bırakılmaları karşılığında kendilerinden milyarlarca dolar tahsil ettiğinde, yani bir servet transferi yaptığında, dünya bu olayı renkli bir Holywood filmi gibi izlemeyi tercih etmiştir.

Kadınlara araba kullanma izni verdiği için göklere çıkarılan bu prens, bu yıl değişik zaman kesitlerinde ülkenin kadın haklarını savunan aktivistlerini sırayla hapse atmaktan çekinmemiştir. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
31 Mart yerel seçim analizi (8) Seçim sonuçlarının İYİ Parti cephesindeki muhasebesi 25 Nisan 2024 | 256 Okunma 31 MART YEREL SEÇİM ANALİZİ (7)... CHP’nin Ege’deki rüzgârı İzmir’de hız kesince 24 Nisan 2024 | 458 Okunma Yerel seçim analizi (6) DEM Parti’nin İstanbul’da yaşadığı sert düşüşün arkasındaki dinamikler 23 Nisan 2024 | 347 Okunma 31 Mart Yerel Seçimi analizi (5) Güneydoğu’daki seçim sonuçları bize ne anlatıyor? 18 Nisan 2024 | 1.136 Okunma 31 MART YEREL SEÇİMİ ANALİZİ (4) Katılım oranı düşüklüğünün gerisindeki dikkat çekici yönelişler 17 Nisan 2024 | 741 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar