SÖZCÜ yazdı Beştepe duydu
Askerlik Şubesi Başkanlığı’ndan askere çağrı pusulası geldiğinde hiç zaman kaybetmediler. Birliklerine teslim oldular. “Acemi eğitimlerini” tamamladıktan sonra çoğu, terörün bir dönem alabildiğine yaygın olduğu Güneydoğu’daki askeri birliklere gönderildi. Kimisi Şırnak Gabar’da kimisi Ağrı Dağı’nda, kimisi Hakkari’nin Kazan Vadisi’nde, sınır boylarında, hatta sınır ötesinde görev yaptı.
Belki ilk defa gözün gözü görmediği zifiri karanlıklarda korku nedir bilmeden görev yaptılar. Sırt sırta, omuz omuza mücadele verdiler. O mücadeleler şehitler, gaziler verilerek kazanıldı.
Bacaklarından, kollarından, vücutlarından o dağlara oluk oluk kan aktı. Kimisi gözünü kaybetti, kimi parmaklarını. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda gazilerle yapılan toplantıda iki gözünü de mayın patlaması sonucu kaybeden er gazi, “Kızımı gelinlik içinde bile göremedim” dediğinde Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın, yardımcılarının, oradaki bürokratların da gözleri dolmuştu. Hepsinin öyküsü farklı. Onlara nasıl vahşet uygulandığını bilmeme rağmen, yazmaya yüreğim el vermedi.