Erdoğan’ı tutuklatan seçim başvurusu

Öyküyü, dün ünlü avukat Turgut Kazan'dan dinledim. Recep Tayyip Erdoğan, 26 Mart 1989'da gerçekleştirilen yerel seçimde Beyoğlu Belediye Başkan adayıydı. Seçimi kaybetti. Erdoğan'ın, İlçe...

Öyküyü, dün ünlü avukat Turgut Kazan'dan dinledim. Recep Tayyip Erdoğan, 26 Mart 1989'da gerçekleştirilen yerel seçimde Beyoğlu Belediye Başkan adayıydı. Seçimi kaybetti. Erdoğan'ın, İlçe Seçim Kurulu Başkanı Nazmi Özcan'a, “Şu haline bak sarhoş adam. Adalete bak, kimlere kalmış. Seni yakacağım, süründüreceğim” dediğine ilişkin seçim kurulu üyeleri tutanak düzenledi. Nazmi Özcan'ın şikayeti üzerine polis Recep Tayyip Erdoğan'ı 31 Mart 1989 tarihinde ifadesi alınmak üzere adliyeye getirdi. İfadeden sonra tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Hakkında istenen ceza 18 aydan başlıyor 2 yıla kadar çıkıyordu. ÖNCE KAÇTI, SONRA TUTUKLANDI Recep Tayyip Erdoğan, tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilince, duruşma salonuna girmeden bir yolunu bulup kaçtı. Mahkeme, Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. Erdoğan, avukat olarak parti yöneticilerinden Şevket Kazan'a vekalet verdi. 27 Nisan'da adliyeye avukatı Kazan'la birlikte geldi. Seçim kurulu başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanmasına karar verilen Recep Tayyip Erdoğan, Bayrampaşa Cezaevi'ne konuldu. Tutuklama kararına yapılan itirazdan sonra Erdoğan, 4 Mayıs'ta yeniden hakim karşısına çıktı, mahkeme 500 bin lira kefaletle Erdoğan'ı serbest bıraktı. Yargılama sonucu hakime hakaret suçundan 6 ay hapis ve 20 bin TL para cezasına çarptırılan Erdoğan, yasa hükmünden yararlandı, cezası paraya çevrildi. “Yok böyle bir şey” diyenler varsa, avukat Turgut Kazan'a sorabilir ya da 1989/3333 esas numaralı dosyaya ulaştıklarında kararları okuyabilir. İTİRAZLARIN ÖNÜNÜ, BU KARARLA TIKADILAR  16 Nisan 2017 Anayasa halk oylamasından sonra Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), mühürsüz oy pusulaları için “Oy pusulaları sahte değil, şüphe yok” dedi ve bunları yasanın açık hükmüne rağmen geçerli kabul etti. YSK Başkanı Sadi Güven'in bu yöndeki açıklaması üzerinde duruluyor ama aslında tartışılması gereken, YSK'nın, AKP'nin itirazı üzerine, oylar sayılmadan (veya sayım devam ederken) bu konuda karar almasıydı. Oysa, bu konudaki itirazların öncelikle silsile yoluyla yapılması; ilçe seçim kurulu kararına karşı il seçim kuruluna başvurulması, il seçim kurulu kararına itiraz olursa, YSK tarafından karara bağlanması gerekirdi. Örneğin, ilçe seçim kurulunun mühürsüz oy pusulalarını iptal etmesi, bu konuda il seçim kuruluna itiraz olmaması durumunda verilen karar kesinleşecek, dolayısıyla iptal edilen pusulalar ‘evet' veya ‘hayır' toplamına dahil edilmeyecekti. YSK, bu konuda peşinen karar almakla, silsile yoluyla yapacak itirazların önünü tıkadı, adeta ilçe ve il seçim kurullarına, “İtiraz olursa, oy pusulaları sahte değil, şüphe yok” şeklinde karar verin dedi. Bu şekilde karar verilmesi ve açıklamada bulunulması, alt derecedeki kurulları etkiledi ve onların kararlarına ipotek koydu. Onursal Yargıtay Üyesi Ali Suat Ertosun, “Artık yapılması gereken mühürsüz oy pusulalarının sayılması, bunlardaki ‘evet' ve ‘hayır' oylarının belirlenmesi, referandum sonucunu etkileyip etkilemediğine göre karar verilmesidir. Görevlileri de yeterince eğitmeyen YSK, peşinen aldığı kararla kötü bir sınav verdi” görüşünde…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Deprem bölgesindeki “Kayıp” seçmenlerden 22 bin 46’sı adına oy kullanıldı 09 Nisan 2024 | 341 Okunma Menzil’in oyu nereye gitti? 05 Nisan 2024 | 5.807 Okunma Memura, bayram öncesi maaş ödenecek mi? 03 Nisan 2024 | 1.143 Okunma Bu noktaya gelmek kolay olmadı 02 Nisan 2024 | 1.155 Okunma AA, 2 bin 500 kişiyle veri toplayacak 29 Mart 2024 | 224 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar