Adaklık kurban!
"Ben ömrümü çocuklarıma adadım" cümlesini son zamanlarda çok sık duymaya başladım. Kulağa fena gelmiyor aslında ama bir problem var. O da şu: Ömürler genellikle sadece çocuğun okul eğitimine...
"Ben ömrümü çocuklarıma adadım" cümlesini son zamanlarda çok sık duymaya başladım. Kulağa fena gelmiyor aslında ama bir problem var. O da şu: Ömürler genellikle sadece çocuğun okul eğitimine adanıyor. Ve bu adanmışlık sonucunda çocuklar resmen adaklık kurbana dönüşüyor.
Şimdi bir çocuk düşünün… Okulda mutlu. Dersleri fena değil. Öğretmenlerini ve arkadaşlarını seviyor. Ama ebeveyn ömrünü çocuğa öyle bir adıyor ki, yolunda giden her şey bozulmaya başlıyor.
Önce evdeki olumsuz konuşmalardan dolayı çocuk öğretmenlerinden soğumaya başlıyor. Sonra aldığı notların sorgulanmasına bağlı olarak derslerle arasına mesafe koyuyor. Her akşam “Deneme sınavında kim birinci oldu? Sen kaçıncısın?” gibi rekabeti tetikleyen sorularla arkadaşlarıyla da arası açılmaya başlıyor.
Ve sonuç olarak bizim normal çocuk, mutsuz ve kaygılı birisine dönüşüyor.
***
Şimdi de bir ebeveyn düşünün… Arkadaş çevresi çocuğunun sınıf arkadaşlarının velilerinden oluşuyor. Haftada birkaç gün görüşüyorlar ve her görüşmede...