Vay canına sonunda kafayı buldu

Şayet 15 Temmuz darbesi gerçekleşseydi Hollanda kırmızı halıyla karşılardı FETÖ'nün darbecilerini veya onların atayacağı “sivilleri.”Tıpkı Almanya'nın Sisi'yi kırmızı halıyla...

Şayet 15 Temmuz darbesi gerçekleşseydi Hollanda kırmızı halıyla karşılardı FETÖ'nün darbecilerini veya onların atayacağı “sivilleri.”
Tıpkı Almanya'nın Sisi'yi kırmızı halıyla karşılaması gibi.
Hollanda'nın tavrını “büyük abi”den bağımsız düşünmek mümkün değildir.
Meselenin seçimle meçimle de alakası yoktur. Gezi kalkışması döneminde Almanya'da veya Hollanda'da seçim falan mı vardı?
Unutmadık ya; ajanlarıyla meydanlarda cirit atmakla yetinmeyip Türkçe manşetler attılar.
Mesela Der Spiegel, “Boyun Eğme” kapağıyla çıkmış, alt başlığında da “Türkiye: Erdoğan'a Başkaldırı'” (Türkei: Der Aufsdant gegen Erdogan) ifadesine yer vermişti.
Şimdilerde sütre gerisinde durmayı tercih eden İngiliz (medyasının) tazyikini de unutmak mümkün değildir.
Esasında Avrupa bir CIA organizasyonu olan FETÖ ile eşzamanlı şekilde tavır değiştirmeye 2011'den itibaren başlamıştı.
Sayın Erdoğan'a ilkin “Padişah” veya “Sultan” dediler ardından da senkronize biçimde “Diktatör” demeye başladılar.
Çok geçmeden de “taşeronlarını” harekete geçirdiler.
Artık şunu tartışamayız: 7 Şubat 2012 MİT krizinde, Gezi kalkışmasında, 17 - 25 Aralık “teknik nakavt” girişiminde ve 15 Temmuz'da nihai (hatta yegane) hedef Erdoğan'dı.
Neden mi hedefti?
Çünkü, Erdoğan “yeniden büyük Türkiye”yi kurma yolunda hiçbir engel tanımıyor, harici ve dahili vesayete boyun eğmiyordu.
Biraz tarih bilgisi olan herkes bilir ki, “kendisi kalarak güçlenen” bir Türkiye'ye Avrupa asla tahammül edemezdi.
Hoşgörü zaten Avrupalının kültürel genlerinde yoktur. Cemil Meriç tevekkeli, “Avrupa tesamuhu (hoşgörüyü) tanımaz. Tolerans Asyalıdır” dememişti.
Avrupa'ya göre Erdoğan affedilemez bir suç daha işliyordu: Sadece ve sadece milletle siyaset yapmakla yetinmiyor, milletle siyaset yapmayı da sistem haline getirmek istiyordu.
Referandumda “hayır” çıkması için Türkçe spotlar yayımlamaktan FETÖ ve PKK'yı himaye etmeye, Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarını engellemekten Avrupa'nın göbeğinde Türklere atla itle saldırmaya kadar her yolu deniyorlar…
Müdür de her yolu deniyor.
O kadar ki, “iç savaş” dilinden düşmüyordu, şimdilerde “hoşgörü ve uzlaşma” diyor da başka bir şey demiyor. (Ne kadar uzlaşmacı olduklarını da kürsü yıkmak, bacak ısırmaktan evvel istikşafi görüşmelerde kanıtlamışlardı.)
Müdür bu büyük dönüşümünü / değişimini neye borçlu olduğunu bir cümleyle de olsa açıklamaya tenezzül etmiyor.
Fakat, referandumda “evet” çıkarsa siyasi hayatının biteceğini herkes biliyor. Öyle ya, kim 14 seçim kaybeden adamı CHP'nin başında tutmaya devem eder?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD kime bağlı? 23 Nisan 2024 | 1.614 Okunma Magazin İran’ından mezhep İran’ına 20 Nisan 2024 | 323 Okunma Erdoğan’ın verdiği ayar 18 Nisan 2024 | 1.271 Okunma Fatih Altaylıların İran’daki yüzdesi 17 Nisan 2024 | 1.262 Okunma İsrail niyetine İran 16 Nisan 2024 | 885 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar