Erdemli devlet

Biz zamanlar “İnsan tercihlerinin ürünüdür” sloganını kullanan bir reklam vardı. İnsan, gerçekten “tercihlerinin ürünü müdür yoksa tarihsel koşulların mı?” felsefi probleminin...

Biz zamanlar “İnsan tercihlerinin ürünüdür” sloganını kullanan bir reklam vardı. İnsan, gerçekten “tercihlerinin ürünü müdür yoksa tarihsel koşulların mı?” felsefi probleminin derinliklerine dalmadan en azından seçim hakkımız olduğunu söyleyebiliriz. Ana ve babamızı seçemesek de yalan söylememeyi seçebiliriz. Ebeveynleri hırsız olan bir çocuk hırsızlık yapmamayı seçebilir. İçine doğduğumuz toplumsal koşulları aşmak çok zor olsa da yapılamaz değildir. Mardin’in Savur ilçesinde keçi çobanlığı yapan bir köylü çocuğu DNA’nın onarımı ile ilgili yaptığı çalışmalar nedeniyle Nobel alıyorsa insanın seçim hakkı var demektir.

Bugün artık eskisinden çok daha iyi biliyoruz ki “Toplum insanı insan toplumu üretiyor”. Bu karşılıklı etkileşimin bilincinde olan kişi nasıl bir insan olması gerektiğine ilişkin kararlar verdiğinde mikro ölçekte de olsa toplumu biçimlendirdiğinin farkında olmalıdır. O halde “Nasıl bir insan olmak istiyorum?” sorusuyla “Nasıl bir ülke istiyorum?” sorusu aynı sorulardır.

Pazar günü oy kullanmaya gittiğimizde yapacağımız tercih aslında nasıl bir insan olmak istediğimize ilişkin bir tercih olacaktır. Binlerce yılın tecrübesi erdemli insanı bize şöyle tanıtır: “Erdemli insan doğrudur, adaletlidir, merhametlidir, cesurdur, nezaket ve akıl sahibidir.” İslam filozofu Farabi insanı mutluluğa götürecek düzenin “Erdemli Devlet” ile mümkün olacağını söylerken erdemli insanda aradığı vasıfların devlette de olması halinde bunun mümkün olacağına işaret eder.

İnsanın kemalinin bir sınırı bitiş noktası olmadığı gibi toplumun ya da onun örgütlenmiş, kurumlaşmış hali olan devletin de tekâmülünün bir sonu olamaz. Sürekli eksikler, kusurlar, onarılması gereken yerler olacaktır. Erdemli devletin ilk vasfı akıldır. Zira adalet de, merhamet de, doğruluk da akıldan çıkar. Erdemli devlette; sokaklarında, okullarında, hastanelerinde, kafelerinde, trafikte hâkim olan düzende akıl kendini hissettirir. Mahkemelerde adalet, sosyal devlet uygulamalarında merhamet vasfına şahit oluruz.

Öyle bir devlet olsun ki, kimse aç kalmasın, herkesin evine et, süt girsin, okullar bedava, eğitim kaliteli olsun, kimsenin hastası açıkta kalmasın, doktor ve ilaç olsun, eli ayağı tutan için iş olsun, vergiler adaletli olsun, az kazanandan az çok kazanandan çok alınsın, ülkemin geliri herkese eşit dağıtılsın, ana babası olmayanın anası da babası da, depremde afette evsiz kalanın çatısı duvarı da devlet olsun, zorbalık yapanın yakasına yapışsın, sözün özü erdemli bir devlet olsun.

Sözlerimizi Cahit Sıtkı ile noktalayalım.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye ve AB ilişkilerini yeniden düşünmek 31 Ağustos 2018 | 4.315 Okunma ABD'nin kanlı eli 17 Ağustos 2018 | 4.155 Okunma Bedelli askerliğin düşündürdükleri 10 Ağustos 2018 | 6.208 Okunma YKS sonuçlarının düşündürdükleri 03 Ağustos 2018 | 4.241 Okunma Doğal afetler ve iklim değişikliği 27 Temmuz 2018 | 188 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar