Oyunu gören ve oyun kuran nesiller

Bir devlet nasıl kurulur? Kurulan devlet nasıl ayakta kalır? Uzun yıllar nasıl yaşar? Neden zayıflar? Neden yıkılır? 5 bin yıllık devlet geleneği olan 10'larca devlet kurup devlet batıran bir yapımız var. Altı...

Bir devlet nasıl kurulur? Kurulan devlet nasıl ayakta kalır? Uzun yıllar nasıl yaşar? Neden zayıflar? Neden yıkılır?

5 bin yıllık devlet geleneği olan 10'larca devlet kurup devlet batıran bir yapımız var. Altı ay, bir yıl, 5-10 yıl, 50 yıl, 100 yıl, 200 yıl, 300 yıl yaşayan devletler tarihin tespihinde dizilidir. Cumhurbaşkanlığı forsunda ki 16 devletle sınırlı değil tarihimiz aslında.

Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu devletleri ve nihayetinde Osmanlı efsanesi.  Dünya tarihinde yaşam süren en uzun ömürlü devletlerden biri Osmanlı. Hem de lider konumunda. Devrinde kaç güçlü devlet kurulup yıkıldı. Sayısı çok  fazla. Yıkıldığı coğrafya da şu an 50'nin üzerinde devlet kurulu. Etki alanında ki diğer devletleri saymıyoruz bile.

Tarihte güçlü devletlerin gücünün nereden kaynaklandığını ve güçlerini hangi noktada kaybetmeye başladıklarını iyi tespit etmek gerekiyor. Bir devletin temel unsurlarını, daha doğrusu temellerini oluşturan yapıyı bilmek gerekmektedir. Bir devlet sadece silahlı güçle kazanılan zaferlerle kurulamaz. Bu yeterli değildir. Silahlı güç sadece ve sadece asker üretir, militan üretir. O güce yön veren mutlaka bir başka irade vardır. O iradenin olduğu yapıya ordu, o iradenin olmadığı silahlı güce çete denir.

Tüm bunları neden yazıyorum. Tarih okumalarımız yoktur. Yazarlığımız hiç yoktur. Tarih bilgimiz ancak resmi çerçevede ne kadar anlatılmışsa ve müsaade edildiği kadar sızan bilgilerle sınırlıdır. Zaten bu bilgilerden anladığımız kadarı ile ideolojimizi düşüncemizi şekillendire biliyoruz. Her zaman eksikliklerimizi de hissederek. Okurken ve dinlerken de menkıbe üslubu hâkim olduğundan ‘Ahh-vahh, ne büyük kahramanlık' hislerimiz hâkim oldu hep. Yani savaş tarihi okumaktan ne sosyal ne kültürel ne ekonomik ne siyasal işleyiş ilimlerine ulaşamadık.

600 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu döneminde savaşla geçen toplam gün sayısını bilen var mı içimizde? Bu bilgiyi derleyen bir tarihçinin notunu dahi göreniniz var mı? Fakat Osmanlı tarihini savaşlar tarihinden ibaret sanırız. 

‘Meclis nasıl güçlenir' yazımın ardından hem ilmi, hem kişiliği hem de saygınlığı ile bilinen siyasette de önemli bir yeri bulunan Prof Dr Orhan Kavuncu hocam aradı. Yazı üzerine konuştuk telefonla. Sonra buluşup sohbet edelim dedi. Orhan hocam ‘Muhsin Yazıcıoğlu Düşünce Akademisi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi' Başkanlığını yürütüyor. Zaten sohbetimiz için de orada buluştuk. Konu İstanbul'un Fethi yıl dönümü olduğundan oraya geldi. Fatih'in 21 yaşında aldığı ilimlerden söz açılınca Orhan Hocam ‘Enderun'a değindi. Bizim bugün el yordamı ve tecrübelerden çıkardığımız ilimleri Osmanlı'da daha çocuk yaşta uygulanır düzeyde öğretildiğini vurguladı. Bu çerçevede ‘Enderun Mektepleri'ne işaret etti. Osmanlının güçlü yapısı bu mekteplerin işlevleri ile paralellik arz ediyor. Enderun mekteplerindeki eğitimin zayıflaması ile da Osmanlıya da veda etmiş oldu.

Bugün için bu mektepleri aynen getirme imkânı yok. Ama genç yaşta devleti, toplumu, insanı ve dünyayı okuyabilen nesillerin yetişeceği bir yapı mutlaka kurulmalıdır. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin bir sloganı vardı bir dönemler;  ‘Mülkiye-Türkiye'. Bu Fakültenin temelleri II. Mahmut tarafından atılmış bir yapıdır. Hakikaten devleti yönetecek kadroları oluşturmak için.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Mehmet Altınsoy'dan Meclis'te dinlemiştim. Zaman zaman kuliste bu tür sohbetleri açardı rahmetli. II. Mahmut yeniçeri ocağını lav edince Osmanlı'ya devlet adımı yetiştirecek bir yapı kurmayı planlıyor. Kuruyor da. Bugünkü Siyasal Bilgiler Fakültelerinin ve Harp Okullarının temelini oluşturduğu ‘Mekteb-i Harbiye'.

Şu an güçlü devlet, güçlü yapı ve uluslar arası arenada hakiki oyuncu bir yapıya ulaşacak isek genç yaşta dünyada oynanan oyunları görebilecek bu oyunlara göre oynayabilecek, aynı zamanda oyunlar kurabilecek ve oynatabilecek nesiller yetiştirmemiz kaçınılmazdır. Bunun için tarihi bilgi ve birikim vardır.  Başkasının yazdığı ile ancak oyuncu olarak kalırız. Sonrada sahne dışında. 5 bin yıllık devlet geleneği ile bunu yapacak gen hafızası da hazırdır. Zaten son yıllarda yaşadıklarımız bu konuda bir eğitim alan toplum olmasak da tecrübe ile tüm bu ilme vakıf oluyoruz. Fakat zaman alıyor. Vakit kaybetmeden bu ilme vakıf kadroları her alanda kurmamız gerekmektedir. Yani oyunu gören, oyun kuran nesiller.

Kalın sağlıcakla…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fırat’ın doğusu ve ABD’nin anladığı dil 14 Aralık 2018 | 5.430 Okunma Sağlam sistem, güçlü gelecek 02 Eylül 2018 | 5.873 Okunma Ekonomi-Kriz ve Yerel seçimler 31 Ağustos 2018 | 4.671 Okunma Ankara koridoru 26 Ağustos 2018 | 4.585 Okunma Dinamik toplum güçlü Türkiye ve Bayram 24 Ağustos 2018 | 6.602 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar