Ehl-i sünnet kimsenin tekelinde değildir!

Star Gazetesi Resul Tosun'un bugünkü (19.07.2022)''Ehl-i sünnet kimsenin tekelinde değildir!'' başlıklı yazısı.

Sakarya'da Arapların kurduğu bir derneğin davetine icabet eden Kuveyt Fetva Kurulu Üyesi Osman el-Hamis, Tozlu camiinde çoğunluğu Filistinlilerden oluşan Arap cemaate 15 dakikalık bir konuşma yapmış.

Konuşmasının tamamında Türkiye'nin ve Türk halkının faziletlerinden bahsedip övgüler dizmiş.

Sakarya müftüsü Hasan Başiş de oradaymış.

Sakarya'daki dindarlara önyargılı medya da cemaat Arap, konuşan Arap olunca bunu haber yapmış.

Bunun üzerine Ehl-i Sünnet hassasiyetini öne çıkaran Ahmed Mahmud Ünlü, meşhur ismiyle Cüppeli Ahmet hoca, ''Vahhabiler diyanetin camilerinde cirit atıyor'' mottosuyla diyaneti de hedef alan konuşmalar yaptı, sosyal medyada mesajlar yayınladı.

Cüppeli hoca medyanın takibinde olduğu için söylemleri kısa sürede geniş alanlara yayılmaktadır.

Ancak konuşmalarında Diyanet karşıtı gibi algılanan sözleri seküler kesimin ve medyasının malzemesi haline geldi.

Binlerce mensubu bulunan Diyanet elbette ki ikaz mahiyetinde eleştirilebilir, eleştirilmelidir de.

Lakin birkaç münferit örnekten yola çıkarak bütün bir Diyanet camiasını töhmet altında bırakmak, Diyanet üzerinden dine ve dindarlara saldıranlara malzeme teşkil etmekten öteye geçmez, geçmiyor.

Cübbeli hocanın haklı eleştirilerine söz söyleyecek değilim.

Ancak Suud'da okuyanları ve Sakarya Müftüsü Hasan Başiş üzerinden Medine-i Münevvere'de okuyanların tamamını töhmet altında bırakan bir söylem geliştirmiştir ki burada biraz durmak gerekmektedir.

Cübbeli hoca yeterli bilgiye ulaşamadığından olsa gerek Hasan Başiş ve Medine mezunlarını sakıncalı eleman olarak tavsif etmektedir!

1976-1981 yılları arasında Medine-i Münevvere İslam Üniversitesi'nde okumuş biri olarak bu konuyla ilgili birkaç kelam etmek isterim.

Türkiye'de anarşik eylemler yüzünden okulların ders yapamadığı dönemde İslam'ı kaynağından öğrenme arzusuyla Medine'ye gittim ve üniversiteye kabul edildikten sonra bir yıl dil, 4 yıl fakülte tahsilinden sonda ülkeme döndüm.

Gittiğimde Medine'de manzara şuydu. Üniversite kampüsü şehir dışındaydı. Öğrenci yurtları da orada olduğu için bir öğrenci hiç şehre inmeden bütün günlerini orada geçirebilirdi. Şehir içinde de birkaç yurt vardı ama kapasitesi çok düşüktü..

Türk öğrenciler ise üniversitenin yurtlarında değil Ravza-ı Mutahhara yakınındaki bir Osmanlı vakfı olan Beşirağa Medresesi'nde kalıyorlardı.

Bu vakfın son nazırı Ali Ulvi Kurucu merhumdu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İmana gelen semtler! 28 Mayıs 2023 | 1.859 Okunma Rehaveti de yenelim Türkiye kazansın! 23 Mayıs 2023 | 417 Okunma Sinan Oğan'a açık mektup! 21 Mayıs 2023 | 1.326 Okunma İkinci turda inşallah! 16 Mayıs 2023 | 479 Okunma Entrikalar, tefrikalar, vesayetler ve hıyanetler! 14 Mayıs 2023 | 328 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar