Bir Musibetten Bin Ders Çıkarmak!

FETÖ ihanet örgütünün lider kadrosundan Adil Öksüz’le alakalı yapılan iki tutuklama bile nasıl bir suç şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu anlatmaya yeter. Adil Öksüz, darbe...

FETÖ ihanet örgütünün lider kadrosundan Adil Öksüz’le alakalı yapılan iki tutuklama bile nasıl bir suç şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu anlatmaya yeter.
Adil Öksüz, darbe teşebbüsü üzerine önce yakalanmış, fakat örgüt mensubu yargı elemanları kendisini hemen serbest bırakmışlardı. O da fırsatı iyi kullanıp izini-tozunu kaybetti. 3 yıldan beri aranıyor. Bakılmadık ağaç kovuğu, taş altı kalmamıştı. Ama bunlar görüntü ve yalanmış. “Aradık, baktık, bulmak üzereyiz, orada değilse de şurada olabilir” gibi raporların tamamen düzmece olduğu bugün ortaya çıkmış bulunuyor…
Devlet, böyle zamanlarda ne yapar? Suçlunun peşine kolluk kuvvetlerini sevk eder. Bu defa da öyle yapılmış, bir polis müdürü ve bir komiserle bir takip ekibi kurulmuştu. Oysa bu ekip de örgütün elemanlarıymış. 3 senedir oyalayıp durmuşlar.
Kim bilir daha kaç benzer şebekeyle nerelerde faaliyet hâlindeler?
Bugün seçimler yenilenmesine rağmen hiçbir parti “benim listelerime sızma olmadı, benim teşkilatımda FETÖ’cü yok!” diyemez.
Kimse TBMM’de FETÖ’cü mevcut değil iddiasında bulunamaz. Aynı doğrular, çöreklendikleri diğer kurumlar için de söz konusu.
İçişleri, dışişleri, adalet vs. bakanlıklarıyla polis, asker, öğretmen, MİT ve daha sürüyle devlet kadrolarında, iş adamları, özel sektör, medya, STK’lar ve benzeri yerlerde binlerce tutuklama ve hapis yapıldı. Öyle ki hapishanelerde yer sıkıntısı çekilmekte. Buna rağmen bir bu kadar işlem yapılsa yine de sonları gelmez. Bunlar PKK’dan beterdir. PKK açıktan düşman silahlı bir örgüttür. FETÖ ise merhamet istismarcısı, iman saptırıcı bir örgüttür. Bu mütevazı görünümlü insanların, içten pazarlıklı, sinsi ve takıyyeci olacaklarına kimse ihtimal veremezdi. Kimse bunların devleti ele geçirip uçaklarla milleti tarayarak vatanı sömürgecilere peşkeş çekeceklerini tahmin edemezdi.
Bugüne kadar yakalananlar, darbede kendilerini ele verenlerle ByLock denen şifreli telefon ağında kayıtlı olanlar ve itirafçıların açıkladıklarıdır.
Soru kaçınılmazdır:
Acaba; bugüne kadar FETÖ’cülerin yüzde kaçı yakalandı? Şayet oran düşükse tehlike devam ediyor demektir. Bu örgüt, bilindiği gibi sadece yurt içinde değil, BM üyesi devletlerin beşte dördünde de faaliyet hâlindedir. Keza buralarda da devletin önemli noktalarına sızmışlar. Bunlar tabii ki tek başlarına yapacakları işler değil. Arkalarında malum yabancı istihbarat teşkilatları var. Örgüt, değme devletin sahip olmadığı bir paraya malik.
Bütün bunları, muhtemel bir tavsamanın, gevşemenin, rehavetin önüne geçmek adına ifade ediyoruz. Bugün Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavizsiz davranmasıyla mücadele kararlılıkla gidiyor. Ancak alınacak daha çok yol var. İçeri tamamen temizlense bile sürüyle devlet mevcut. Daha elebaşları iade edilmedi.
FETÖ’yle mücadele, çok yılları alabilir.
PKK, bir hazine boşalttı.
FETÖ de bir hazine boşaltıyor.
Bu sebeple şimdiki hızı bile daha arttırmak gerekmekte. Bu bir beka meselesidir. Hain örgüt, istikbalimize, istiklalimize, vatanımıza saldırdı. “Dinler arası diyalog” diyerek nice insanın imanını tahrip etti…
15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsü en zalim düşman işgalinden bile daha ağırdır.
Sistem hazır değişmiş ve kararnameler kolaylıkla çıkartılırken eli çabuk tutmalı. Şöyle düşünmeli: 24 Haziranda Cumhur İttifakı kazanmasaydı bugün manzara ne olurdu?..
Veya şöyle tasavvur etmeli:
Mart 2019’da AK Parti, bir oy gerilemesi daha yaşarsa bu netice, neleri getirir? Hadise çok büyük ve çok ciddidir. Bu sebeple kimse muafiyet görmemeli. Niçin Sn. Bahçeli ikide bir “FETÖ’nün siyaset kanadına dokunulmadı!” diyor? Unutmamalı ki bu devlet, icabında öz evlatlarının bile canına kıyarak imparatorluk ömrüne kavuştu.
Şu gerçek görülmeden sağlıklı analizler yapılamaz:
Son asırda katlanılan tahammülfersa vahim Kemalist hatalar, yeraltı ihanetleri beslemiştir. Bu, bugün görülmekte. Bu milletin evlatlarını mankurtlaştırmışlar. FETÖ’nün “mehdilik” tasladığı geç görüldü, Ado’nun asıl mehdinin kendisi olduğunu, FETÖ’nün ancak kendisine yardımcı olabileceği iddiası çok daha geç görülebildi. Tuhaftır ki iki örgüt de çıkış olarak aynı kaynaklıdır ve benzer çalışmışlardır.
Erken Cumhuriyet ve Tek Parti zihniyeti kısacası 1923-1950 döneminde milletin değerleriyle uğraşılması, bu milletin on binlerce evladının mankurtlaşmasına sebep oldu. Yanlış devlet politikaları yüzünden nesillerin bazısını “Apo”, bazısının “FETÖ” bazısını “Ado” aparıp götürdü.
Bu sebeple bir taraftan bu karanlık örgütler tasfiye edilirken diğer taraftan yerli ve millî nesiller yetiştirmelidir. Millî Eğitim Bakanlığıyla “Millî Kültür Bakanlığı” bunun için vardır. Manevi Kalkınma bu sebeple olmazsa olmaz bir şarttır. Tek başına akıllı tahta, muhtevasından habersiz kalınmış felaket ders kitabı ve artan turist sayısı, bunu temin etmez. Silahın yerlisi ve millîsi yapılırken gençlerin FETÖ’cü, Ado’cu, PKK’cı, Gezici vs. olmalarından ürperilmezse; o yerli ve millî silahlar da bir zaman sonra bu millete çevrilebilir.
Su uyur düşman uyumaz…
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
EHREMNET 26 Mart 2024 | 10 Okunma CEPHE, GAZZEDEN KANDL'E KADAR! 23 Mart 2024 | 86 Okunma KAZA! 21 Mart 2024 | 100 Okunma PAHALILIK ADLI DMAN! 16 Mart 2024 | 104 Okunma BATININ K HL 14 Mart 2024 | 125 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar