Siyasetin geleceği genç liderlere mi emanet?

Trump’ın Venezuela çıkışıyla, gözler yine uluslararası siyasete çevrildi. Aslında Trump ABD’de yönetimi ele aldığından bu yana; gafları, meydan okumaları, ne diplomasi ne strateji dinleyen tavır ve...

Trump’ın Venezuela çıkışıyla, gözler yine uluslararası siyasete çevrildi. Aslında Trump ABD’de yönetimi ele aldığından bu yana; gafları, meydan okumaları, ne diplomasi ne strateji dinleyen tavır ve davranışlarıyla, dünyaya kendini izletiyor.

Sokaktaki insan, Trump’tan nefret de etse, küresel siyaseti takip ediyor, çünkü Trump, grotesk yanları da olsa, yer yer gülünç de bulunsa ortaya izlemeye değer bir seyirlik koyuyor. Venezuela konusunda yine “yok artık” dedirtecek bir performans sergiledi, bir başka ülkenin egemenlik hakkını hiçe saymaya, ülkenin muhalefet liderini başkan olarak tanımaya ve Venezuela ordusunu da darbeye kışkırtmaya kalktı. Bunu öylesine açıktan ve dolayımsız yaptı ki; eskiden ABD’nin gözünü diktiği ülkeler için bulunan “terör”, “güvenlik” gibi gibi göz boyayıcı bahaneler bile üretilemedi.

Ama sonuçta bu kişi Trump’tı, tüm dünya tarafından bir tür “kaçık” gibi görüldüğü için ne söylediklerini, ne de yaptıklarını kimse yadırgamadı. Ama bugünkü mesele Trump değil. Mesele, nefret bile edilse kişilikli davranan, yanlış bile olsa irade gösteren görece yaşlı liderlerle; gençlikleriyle övüldükleri halde; risk almaktan çekinen, eylemsiz kalan, kokmaz bulaşmaz politikalar üreten diğerleri…

Bir süredir izliyorum; genç liderler büyük alkışlar ve desteklerle iktidara geliyorlar. Mesela Çipras Yunanistan’da 2015 yılında 40 yaşındayken iktidara geldiğinde; kendisiyle fotoğraf çektirme yarışına giren bazı gazetecilerimiz tarafından, neredeyse Türkiye’nin de Başbakanı ilan ediliyordu. O dönem “keşke bizim de böyle liderimiz olsa” yollu yazılar yazıldığını hatırlıyorum. Aynı Çipras, 15 Temmuz’un hemen ardından Yunanistan’a kaçan darbecileri ilk günlerde Türkiye’ye iade edeceklerini söylerken, daha sonraki günlerde Almanya’nın işaretiyle “suçlular mahkemeye çıkarılacak” gerekçesiyle iadeden vazgeçti. Üstelik Çipras, ekonomik krizden dolayı belini bir türlü doğrultamayan ve AB fonlarıyla, Almanya desteğiyle ayakta kalan Yunanistan’ı hala ayağa kaldırabilmiş değil.

Sözgelimi Kanada. Kanada, 2015 yılında 44 yaşında Başbakan olduğu günden bu yana Justin Trudeau tarafından yönetiliyor. Venezuela krizinde Trudeau’nun ABD’ye verdiği destekten dolayı şaşıracak değiliz. Bundan önce de aynıydı, Trudeau döneminde de değişmiş değil Kanada; ABD’nin arka bahçesiymiş gibi davranıyor. Trudeau ise, yardım kuruluşlarını ziyaret ediyor ve koşudayken rastladığı öğrencilerle fotoğraf çektiriyor.

Keza, Fransa Cumhurbaşkanı Macron için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. Avrupa’nın en gençlerinden Macron 77 doğumlu, 40 yaşında Fransa’nın Cumhurbaşkanı seçilmiş birisi ve 4 yıldır da görevini sürdürüyor. Seçilir seçilmez, ülkenin zenginlerini kayırdığı düşünülen yasaları peşpeşe çıkarması ise, geçtiğimiz Aralık’ta patlayan Sarı Yelekliler isyanının temel sebebi olarak gösteriliyor. Fransa onun döneminde geri gitmedi ama büyük atılım da yapmadı. Macron uluslararası alanda, AB dairesinden çıkmayan ve genellikle suya sabuna dokunmayan politikalar yürüttü, yürütmeye devam ediyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 278 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.596 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.270 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 161 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 463 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar