Metis Yayınevi’nin gafleti

12 Eylül 2019 tarihli Cumhuriyet’in kitap ekinde Metis Yayınevi’nin bir ilanını gördüm: Sema Kaygusuz ile Deniz Gündoğan İbrişim’in hazırladığı Gaflet adlı bir kitap yayımlamışlar....

12 Eylül 2019 tarihli Cumhuriyet’in kitap ekinde Metis Yayınevi’nin bir ilanını gördüm: Sema Kaygusuz ile Deniz Gündoğan İbrişim’in hazırladığı Gaflet adlı bir kitap yayımlamışlar. Kitabın özelliği “Modern Türkçe Edebiyatın Cinsiyetçi Uçları” imiş. Türkçe mi, yoksa edebiyat mı modern? İkisi de değil. Edebiyat modern ama bu edebiyat Türkçe yazılmış edebiyat. Ama yanlış, çünkü Türk dili ile yazılmış edebiyata Türk edebiyatı denir. Ama kitabı hazırlayanların ya da yayınevinin buna itirazı var ya da bilmiyorlar.
Oysa 2019 yılının eylül ayında yapılan bu itirazın yanıtını Hürriyet gazetesinin 10 Ekim 2003 tarihli nüshasında, 16 yıl önce vermişiz. Bir bölümünü okuyalım:

***

Türkiyeli tanımlaması damdan düşmeden önce edebiyat dünyasında Türkçe Şiir, Türkçe Edebiyat gibi kavramları kullananlar, genelleşmesi için çaba gösterenler vardı. Bu zorlamalarla edebiyat dünyası güya demokratikleştiriliyordu. Bunların dışında Türkiye Şiiri, Türkiye Edebiyatı deyişlerine de rastladığımız oldu. Böylece, Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak Türkiye’nin çok kültürlülüğü vurgulanmış oluyor(du). Vurgulanan ne şu, ne bu! Türkçeyi yazınsal ifade aracı olarak kullanan her yazarın Türk kökenli olmadığına ya da kendini Türk saymadığına dikkat çekilmek isteniyor(du).
Edebiyat ortamı toplumun başka ortamlarına benzemez. Bir devletin vatandaşı olmanın belgesi kimlik ve pasaporttur. Ama bu kimlik belgesi ve pasaport edebiyat ortamında geçmez. Bu ortamda yapıtınızda kullandığınız dil (lisan) geçerlidir; tanımlayan, belirleyen bu dildir.

***

‘Türk’ sözcüğünü ‘ırk’ göstereni olduğu kaygısıyla ad ve sıfat olarak kullanmak istemeyenlerin içtenliğine inanmıyorum. Tam aksine, üst kimliği reddetmek için seçilen Türkiyeli, Türkiye Şiiri, Türkiye Edebiyatı gibi zorlamalar, etnisite gösterenini aşıp alt kimlikle örtüşen ırkçı bir göstergeye dönüşmekte.
Kulaktan dolma yöntemiyle kendilerine örnek aldıkları francophone (Fransızca konuşan) sözcüğünün ne anlama geldiğine dikkat etmeliyiz: Fransız olmayan, (belki) Fransa’da oturmayan ama Fransızca konuşan kimselere frankofon denir. Anadili Fransızca olmayıp Fransızcayı yazınsal dil olarak kullanan yazarların edebiyatı da Fransa’da ‘Littérature francophone’ olarak tanımlanıyor. (…) Ama Fransa’da doğup büyümüş, bütün eğitimini Fransızca yapmış ve yazın dili olarak Fransız dilini kullanan vatandaş Bröton, Katalan, Bask, Korsika kökenli yazarlara frankofon yazarlar denmez, ‘Fransız yazar’ denir.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
R.T. Erdoğan ve 27 etnik grup 19 Nisan 2024 | 203 Okunma Sorumluluk 16 Nisan 2024 | 98 Okunma TBMM başkanı ve 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 14 Nisan 2024 | 109 Okunma Sanki düşman işgali 12 Nisan 2024 | 181 Okunma Şeriat mahkemelerinin kaldırılması 09 Nisan 2024 | 97 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar