Şafiide sefer mesafesi

Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, sefer mesafesi, iki merhale, konaktır.   Sual: Şafii mezhebinde de sefer mesafesi, Hanefi mezhebindeki gibi midir? Cevap: Bu konuda El fıkh-u alel mezâhibde deniyor ki: “Şafii, Maliki ve Hanbeli...

Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, sefer mesafesi, iki merhale, konaktır.
 
Sual: Şafii mezhebinde de sefer mesafesi, Hanefi mezhebindeki gibi midir?
Cevap: Bu konuda El fıkh-u alel mezâhibde deniyor ki:
“Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, sefer mesafesi, iki merhale, konaktır. Bu da, onaltı fersahtır. Bu da 48 mildir. Çünkü bir fersah, üç mildir. Bir mil altıbin zrâ, insan koludur. Seferî olmak mesafesi, seksen kilometre altıyüzkırk metrelik bir yoldur.”
Bu kadar kilometre olmak için, bir milin 4000 zrâ ve bir zrâın 42 cm olması lazımdır. Nitekim (h 1404), m 1984'te ikinci baskısı yapılan El-mukaddimet-ül hadremiyye Şafii fıkıh kitabının şerhinde de;
“Şafiide seferî olmak mesafesi, dört berid, yani iki merhaledir. Bir berid, dört fersahtır. Bir fersah üç mildir. Bir mil, bin bâ', kolaçtır. Bir bâ', dört zrâ', insan koludur. Bir zrâ', iki karıştır” denmektedir.
Seferîlik mesafesi, bu şerhe göre de, 16 fersah, yani 48 mil olmakta ve bir mil, dört bin zrâ' olmaktadır. Mir'ât-i Medînede deniyor ki:
“Kitabımızda zrâ' dediğimiz uzunluk, insan kolu olup, Mısır ve Hicaz'da şimdi kullanılan demir ölçünün sekizde yedisidir. Takriben iki karıştır.”
Bu demir ölçü birimi, Hanefi fıkıh kitaplarında yazılı olan zrâ' olup, 24 parmak genişliğindedir, 48 santimetredir. Bunun sekizde yedisi 42 santimetredir.
Görülüyor ki, Şafiide bir mil dört bin zrâ'dır. Bu da 1680 metredir. 48 mil de 80 kilometre 640 metredir. Sefer mesafesinin, tam bu kadar kilometre olması şart değildir. Meşhur olan veya zann-ı galib ile anlaşılan mesafe kâfidir.
           ***
Sual: Boğulmakta olan birini kurtarmak için, namazı, vaktinden sonraya yani kazaya bırakmak caiz olur mu?
Cevap: Bu konuda Kara Çelebizâde'nin Eşbâh şerhinde;
“Boğulmak üzere olanı ve benzerlerini kurtarmak için namazı vaktinden sonra kılmak sahihtir” deniyor. Fakat, özür bitince, hemen kaza etmesi farz olur.
           ***
Sual: Bir kimsenin, kazaya kalan namazlarını, herkese göstererek veya bildirerek kılması uygun olur mu?
Cevap: Kaza namazı borcu olan, kaza namazı kıldığını başkasına bildirmemelidir. Çünkü, namazı kaçırmak, vaktinde kılmamak günahtır. Günahı ise gizlemek lazımdır.
           ***
Sual: Kaza namazı borcu çok olan da, bunları kaza etmek için acele mi etmelidir?
Cevap: Kılınmamış namazların sayısı beşten çok ise de, acele kaza etmek lazımdır.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zekâtı verilmeyen mallar 25 Mart 2024 | 324 Okunma Mübarek üç aylar 07 Ocak 2024 | 119 Okunma İslamiyete hürmet edenle etmeyenin farkı 06 Ocak 2024 | 62 Okunma Cihad, çapulculuk değildir! 05 Ocak 2024 | 139 Okunma Mübarek isim ve resimleri yere sermek 04 Ocak 2024 | 96 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar